Dec 30, 2017

Bilim ile dinin, hakikatin farklı anlatımları olduğunun anlaşılmasına katkı sağlayabilmek çok güzel. Teşekkür ederim.

Nov 16, 2017

Din deyince aklına emirler, yasaklar gelen biçâre? Aklına düşünce utandığından, bir fânidir gebe kalan ölümlüye. Ruhun gebe kalış ânı düştü mü hiç önüne? Doğum Tanrıçası Güzellik, lütfetti mi üremene?

Oct 17, 2017

Spinoza’nın sorusu hâlâ yanıtlanmadı:

“Sevgiden ve sevinçten sözeden din, neden hep hoşgörüsüzlük, nefret, kötülük ve savaş esinliyor?”

Oct 1, 2017

Analitik psikolojinin kurucusu, kollektif bilinç ve arketip kavramlarının babası Carl Gustav Jung, mitlerin, arketiplerin temsilcileri olduklarını ve arketiplerin de kolektif bilinçdışının asıl içeriklerini oluşturduğunu söyler. Ona göre arketipsel görüntülerin motifleri, tüm mitolojilerde, masallarda, dini geleneklerde ve gizemlerde tekrarlanır. Arketipi psişik bir organ olarak nitelendiren Jung onları Platon’un “İdea”larına benzetir; bir farkla, Jung’un arketipleri aydınlık kadar karanlık tarafı da içeren iki kutba sahiptir. Arketiplerin bilinçli yönelişimizi değiştirip, onu karşıtına bile çevirebileceğinden söz eder. Dolayısı ile arketip kendi varoluşunu yalnızca statik bir biçimde, örneğin ilksel bir imge olarak değil, aynı zamanda dinamik bir süreç olarak, örneğin bilinç fonksiyonunun ayrıştırılması şeklinde de ifade eder.Yaşamdaki tüm tipik ve evrensel insan varoluşları arketipsel bir yapı üzerinde durur.

Mitlerin dirimliliği ile ilgili olarak Jung şu örneği verir: Antikçağda, kumsalda yürürken, topuğundan bir kum yılanı tarafından ısırılmış bir kişinin sağaltımı için, aynı zamanda rahip olan bir Mısırlı hekim değişik bir tedavi yolu izler. Kutsal birkaç kitaba başvurup, Güneş Tanrısı’nın kendi yolunda giderken, Ana Tanrıçanın nasıl da gizlice, kumlar arasına zehirli bir yılan saldığını anlatarak basit olayı mitik bir düzleme çıkarmaya çalışırdı.

Tanrı; ayağını üstüne basınca yılan tarafından ısırılır ve acıyla bağırırdı. Diğer Tanrılar ona acır ve zehirli yılanı yaratan

Ana Tanrıçadan etkili bir panzehir yaratılmasını dilerlerdi; o da bunu kabul eder ve acı çeken Tanrıyı iyileştirirdi (…) Öykünün imgeleri hastayı öylesine güçlü bir şekilde sarıyordu ki, damar örgüsü ve sinirler gerekli dengeyi kurabiliyordu.

Sep 16, 2017

Dogmatik bilim dindir. Felsefesiz din, avunmadır.

Sep 15, 2017

Dünkü yazımın devamı.Hz. Muhammed, ibadet, kadın.

Nedir bu İslâm’ın kadınlarla alıp veremediği?(II)

Sep 5, 2017

Dinden söz eden birisi evrimi reddediyorsa onun konuyu anlamadığından emin olabilirsiniz. “Sana göre bana göre” yoktur bu konuda.

Mesele kendimizi söyleneni anlayacak seviyeye eğitmemiz. Mutlaka din felsefesi çalışıp bu konuda fikir bildirmeli. Kendime telkinim bu.

Sep 5, 2017

Hristiyanlık teslis inancı nedeni ile evrimin karşısında durmak zorundaydı. Burada sözü edilen keyfi bir okuma değil. Aslında evrim dinler için de geçerli: Hristiyanlık bir ara aşamadır.

Aklını işleten, özgür olanın ait olduğu taraf da olmayacaktır. Bilimle ilgilenen herkesin din felsefesi okuması gerekir diye düşünüyorum. Bizde bu ilim yerlerde sürünüyor çok konuşma var ama içi boş. Bu nedenle SİSTEMATİK okuma.

Aug 31, 2017

Bu haftaki yazım.

Din dediğin Arap’ın kültürü olunca laik tepki vermekte haklı. Bilim dediğin dogma olarak dayatılınca mütedeyyin kesim…

Aug 5, 2017

Müslümanın müminlerden sayılabilmesi için yerine getirmesi gerekli olan “pratiğin temeli” olarak. Dinin nedeni olarak belirtmedim.

Aug 5, 2017

Mümin olunabilmesi için emmare düzeyi nefsi oruç, namaz vs ile terbiye etmek temel şartlardan. Din tarihi felsefesi ayrı.

Aug 5, 2017

temeli nefs eğitimi olan dinden anladığı bu olunca, dinin dinamitlenmesi buradan olur diye korkuyorlar.

Jul 28, 2017

İncil ile Evrim’i uzlaştırabilen hristiyanların kim olduğunu bilmek isterim doğrusu: İsa’nın Tanrı’nın oğlu olduğu üçlemeyi hiçe sayarak mı?

Kutsala anlam verme çabam yok, zira anlam öznenin kurulumunda içeriden gelecektir: Anlam dışarda yoktur.

Dolayısı ile ben ayrımlarda savrulmak yerine akılda birleşmeyi öneriyorum yazıda. Bunu da canım öyle istediği için değil, düşüncenin mantıksallığının, varlığın mantıksallığına tekabül ettiğini bildiğim için işletilen akılda buluşmayı önererek yapıyorum.

Burada bol bol okumak ve bu süreçte bireyin kendisini inşaa etmeyi istemesi önemli. O zaman dinlerin aslında bir din olduğu ve sanat ile felsefeden kopuk olmadığı anlaşılacaktır. İnsan bütünsel bir varlık, düşünce, duygu ve fill birbiri ile uyum içine olabilsin diye hem içten hem de dıştan evrilir. Yeterli olmuştur umarım. Selamlar.

Jan 25, 2017

Dolayımsızlık özdeşlik, dolayım basamaklandırma anlamı taşıyor. Örn: Tanrı dolayımlandırılmadığı zaman içi boş, fakir bir kavram.