Dec 29, 2019

fritjof capra “tao’nun fiziği”ni bilime prestijini iade etmek için yazdığından söz eder!

şu seviyede tartışacak doğa bilimci bizde var mıdır?

doğa felsefesi konusunda, bilim felsefesi alanında batı’nın 70-80 yıl öncesi bilinç seviyesinde değiliz henüz.

 

Dec 28, 2019

RT Yorum – bence burada sözü edilen türde bir çelişki yok.

gofret hayal :) varsa gerçekten şaşıracağım. üzerinde düşünülmesi zevkli bir konu ama.

postmodern semptomlara sahibiz ama gerekçelerine değil. batı 2.tur bilim karşıtlığı yaşıyor biz henüz ilk turdayız. bilimi üretmedik; ama, teknoloji boyutunda eksik kalmadan tükettik filan…

ORİJİNAL – Die nagende Kritik @kritisch_kritik

Ben yarışabiliyor muyum? :)

 

Dec 6, 2019

kavramlar, tanrılar, idealar, ayanı sabiteler, ilkelerdir ve felsefe bunlar olmadan olmaz denilince, bilime yükselmiş ama orada çakılmış bilinç şöyle diyor:

-“ilkelere ne lüzum var?”

senin için yok; çünkü, duyusal bilinç düzeyinde yaşıyorsun.

 

Dec 6, 2019

emperyalizmin en soyut silahı “sizin yerinize düşünürüz” anlayışıdır.

kavramlar olmadan düşünemeyiz.

gündelik şeyler, duyu algılarımıza çarpanın bilincini verirler. özeti: “ben öyle düşünüyorum”dur; duyuların bilinci.

kavramlar olduğunda, duyusal algıdan bir iz bile yoktur.

felsefe o nedenle anlaşılması zor bir konudur. o kavramı, kavramları ancak kendimiz doldurabiliriz. bu işlem eylem birliği olmadan yarımdır. eylem söylem birliği gerçekleşmediğinde insan huysuz, aksi, hırçındır.

öfkeliyseniz, öfkenin nesnesinin dışarıda olduğunu sanıyorsanız…

henüz duyusal bilinçtesiniz. sizi öfkelendiren nedenler vardır hep.

oysa, dışarıdan gelen “data”, benim bilinç filtremden geçerek bir renk alır; bilgi haline gelir.

bu renge göre yorumumuz değişiyor. bir olayın, yanlış, iğrenç vs olduğunu öfkelenmeden de değerlendirebilirim.

ussal bilinçse “theoria” eş deyişle “tanrısal görü” ile devinir. orada bir siz bir de tanrısal olan vardır; ki, akledilir.

din-i-dar olanın “neliğini” hiç düşünmediği, tanrı “inancı” theoriyaya engeldir.

ateistinse, yalnızca, kaprisli tikel bireyi, yani kendi vardır.

bu, theoriayaya engeldir.

ikisi de aynı kapıya çıkar dediğim durum budur: hakikatinde ikisi de (dindar&ateist) kendiyle özdeş bilinç.

bu durumda üretim, yani kendi eyleminde açığa çıkan keyfiliktir.

irade hangi yetimizde temellenir?

ateist bilinç eylemde (bilim) bir tık ileridedir. bilir ki bilim yapılırken, irade bir üst boyuta teslim olur. irade hakka teslim edilmiştir.

deney, gözlem, sonuç vs şu demektir:

-“ben, kendi kanılarımı hiç devreye sokmadım. işte ispatı”

-“hani nerede?

-“buyrun tekrarlayın efendim! aynı sonuçları bulacaksınız.”

tümevarmıştır, bilir. bu evrensel olanın verdiği kesinlik müthiş bir şeydir, lezzet oradadır. bilimi bıraktığında döndüğü yerse kendi tikel bilincidir. katlanılamayacak denli vasat, çünkü; zihin;duyu algılarında meşgul.

eğitim arttıkça öfkenin sahneye çıkması boşuna değildir. yarılma yaşanmıştır bir kez.

giderek bir kibir, tepeden bakmalar filan başlar.

bilim arkafon gibi olur, gruplaşılır; dindarlarla eğlenilir, haklıdırlar; kuranı hiç anlamadığı halde ona inanan kişi komiktir ne de olsa.

artık bilim bir çekiçtir ve geri kalan her şey çivi.

beş para etmez kuran yorumları filan yapılır. yahu 2500 yıllık düşünce tarihi, din felsefesi filan dersin. anlamaz.

anlamadığını anlamamakla maluldür. ama çok emindir.

açık arama niyetiyle “yorumculuğa” bile soyunur bu densiz bilinç. oysa eleştirmek bir sanattır anlamaz. hep bir ortaokul seviyesi tadı bırakır ardında.

işin kötüsü, mesleğini varlık alanı yapar. “hoca egosu” çıkar ortaya. hoş “cübbeli” de bir hocadır ve egosal yansımaları farklı değildir.

düşünme ise farklıdır, tümdengelimdir. kavramın içi boşsa, neyi düşüneceğiz? nereden kalkacağız, nereden hareketle düşünceyi devindireceğiz?

kavramlar, tanrılar, idealar, ayanı sabiteler, ilkelerdir ve felsefe bunlar olmadan olmaz denilince, bilime yükselmiş ama orada çakılmış bilinç şöyle diyor:

-“ilkelere ne lüzum var?”

senin için yok; çünkü, duyusal bilinç düzeyinde yaşıyorsun.

sağlık hekime, bahçe botanikçiye, hukuk hukukçuya bırakılır da düşünce kimseye bırakılmaz!

bunun ilk şartıysa; düşünemediğini fark etmek.

amma, dişil yanla temas yoksa bu farkındalık oluşamıyor! çünkü bunu fark eden sessizleşir, alıcı hale gelir; döllenme ürünle belli olur.

uzmanlık kendi alanında yazar ama düşünen her alanda yazabilir. düşünmeyi kimseye bırakmamalıyız. üniversiteler evrensellikle bağlarını tesis edemeyip ideoljiler düzeyinde kaldılar.

hadsizlik bilinci, sınırın, haddin neyle komşuluğuna istinaden ortaya çıktığını fark etmektir.

had her zaman hak ile ilişkilidir. haddimi bilmek bana çok şey kattı. had ile temasın olmadıysa hakla, hukukla nasıl temas olsun?

bunun ölçüsü eylemdedir. söylem ve eylem birliği tevhiddir.

duyusal algı düzeyinde işlev vardır o kadar.

işlev/fonksiyon varlıkları haline geldik. hepimiz şikayet ediyoruz. suçlu kim?

düşünmeye, kısacası onurumuzu ele almaya ve niyete bağlı iradeyi yaşamımıza konuk etmeye başlasak?

niyet, irade ile ilişkilidir; yoksa, istek. isteyip duruyoruz. peki irade ediyor muyuz?

 

Dec 2, 2019

Bilim, Neden sorusunu yanıtlayabilir; Niçin sorusunun yanıtını veremez. Neden bilgiye, Niçin ise amaç yönelimli olduğu için bizi değere götürür.

 

Nov 15, 2019

saltık olanın, henüz yoksul bir içerikle tezahürü diye düşündüm. tecellinin, tezahürün bilinci olduğunun bilim aracılığıyla, idrak edilmesine bir olanak.

bu bağlamda (amakı hayal)zeka  şu türden bir tanıma sahip, ki bu felsefede de dile getiriliyor: “tanrı, tekamül eden zekadır”

 

Nov 10, 2019

hayran olmak, kavram olarak, tikel benin nihayet kalkabildiği aşamaya işaret eder. duyusal algının kadük olduğu.

bilim de hayretle başlar der aristoteles. kendi üzerine dönmek için bilimsel tutum şarttır.

 

Sep 20, 2019

Makro evrim işaretlerinin belirli bazı kaplumbağa ve balık türlerinde, martılarda bilimsel olarak gözlemlenmesine karşın, kesin sonuçlara ulaşabilmek, bir insanın yaşam süresi göz önünde bulundurulduğunda olanaksızdır.

Ancak, mikro evrimin sorunsuzca gözlemlenebildiği deneyler yapılmıştır, yapılmaktadır. Bu tür deneyler sayesinde ulaşılan sonuçlar çok çarpıcıdır. Örneğin, Harvard Üniversitesi, Tıp Fakültesi’nden Michael Baym ve ekibinin yürüttüğü, bakterilerde antibiyotik direnci deneyi ile evrimin gözlemlenilebilirliğini ortaya koymuştur. Hemen itiraz etmeden anlayabilmek için adaptasyon, varyasyon, evrim, genetik havuz, soy ağacı vb. çok sayıda kavramın ne anlama geldiğini bilmeliyiz.

Evrim Biyoloğu Richard Lenski, 1988’de bir başka önemli deneyi başlatmıştır.

Bu deney hâlen devam etmektedir ve evrim konusunda yeni bilgilere ulaşılmasını sağlayan önemli deneylerdendir. Deneyde kullanılan bakteri Escherichia coli, yirmi dakikada bir soy atlayan bir bakteridir. 2014 yılının ortalarına gelindiğinde, bakteriler, altmış bin soy ilerlemişti.

Bu kadar evrim demişken Darwin’in şu sözünü yine paylaşmadan duramayacağım: “Çalışmayı ve gözlem yapmayı bırakırsam ölürüm.”

 

Sep 10, 2019

Bilim artık teknoloji olarak dokunuyor yaşamlarımıza. Kanımca, bununla ilgili başat sakınca, emeksizlik. Ulaşabildiğimiz her şeyi kendimize hak görüyoruz. Örneğin; bir sosyal medya hesabımızın olması, bir “e-mail” adresimizin olması, irin kokulu paylaşımlara, tanımadığımız insanlara gönderilen öfkeli, hadsiz mektuplara olanak tanıyabiliyor. Fikir bildirmek, eleştiri yapmak için, kişinin öncelikle kendini yoklaması şarttır oysa. Bir de emeğinin ürünü var mıdır diye bir bakmalı insan yaşamına.

Sorun, sandığımızdan daha derin

 

Aug 10, 2019

Joseph Sirosh, Microsoft’ta Teknolojiden Sorumlu Başkan iken bir söyleşide, Yapay Zekânın (YZ) en sevdiği tanımının “Doğal aptallığın karşıtı” olduğunu belirtiyor.

Bu tanım, bizleri gülümsettiği kadar düşündürse keşke; doğal aptallık, hinlikle saklanmış derin bir uçurum sanki.

Söyleşi ilerledikçe anlıyoruz ki, Sirosh’un YZ’den beklentisi henüz karşılanmamış. Yaptıkları işin yalnızca veri derlemek olduğunu, bunun da bizlerde, insan benzeri yetenek algısı oluşturduğunu söylüyor. Bu nedenle, henüz hedefe uzak olduğumuzu düşünüyor.

Her şeyin halihazırda veriye dönüştüğü bu ortamda, zeki görünmenin zorluğu sorununu gündeme getirerek şöyle diyor: “En ufak canlılar bile, anlık tepkilerinde, ne yapılacağını bildiklerini ortaya koyarlar. Bu anlamda bir karıncanın becerilerine bile ulaşamadık. Sinir sistemimizin eşdeğerini simüle edecek hesaplama gücümüz var ama karıncalar nasıl yön bulurlar, değişken çevre koşullarında nasıl hayatta kalırlar bunu hâlâ bilmiyoruz. YZ ile insanları güçlü kılıyoruz, buna yardımcı zekâ dense daha doğru olur kanısındayım.” diye ilave ediyor.

Sirosh çok önemli bir noktaya değinmiş, YZ’den insan gibi davranmasını bekliyoruz ama “bütünlüğe doğru” yapılan hamleleri henüz bizler bilmiyoruz sorunsalını masaya yatırmış.

Aklın ancak kendini kavradığı ölçüde dış dünyayı kavrayabileceğine mükemmel bir örnek.

Sirosh unvanına rağmen böyle konuşuyor, hayran olmamak elde değil. Söyleşiyi yapan “Ama siz Microsoft’un Teknolojiden Sorumlu Başkanısınız!” diyor hayretle. :))

Bütünlük bilgisi doğada gösterildiğinde, yadsımıyoruz hatta “aman ne var bunda” diyecek kadar kanıksamış yaşıyoruz.

Doğa kuvvetini yasa olarak kavrayan aklımızın, düşünmelerinde keyfekeder davranabileceğini ‘zan’nediyoruz. Oysa, doğa kuvvetleri sadece insan aklında ‘yasa’ formunu alır. Bunu algılamada zorlanıyor, bilimi överken, onu teknoloji olarak tükettiğimiz bir alanda sınırlı kalıyoruz.

 

Aug 6, 2019

kadr/kader/ölçü çok önemli bulgular var bilimde. “her şeyi bir ölçü üzerine yarattık”

eylül’de ilk yazımı nitelik ve nicelik diyalektiği üzerine yazacağım.

 

Aug 5, 2019

Bu mesafe, tam olarak 10Upwards arrow35 olan Planck uzunluğudur.

Ancak, Hogan, holografik ilkenin her şeyi değiştirdiğini idrak eder: Eğer uzay-zamanı granüler bir hologram ise küresel olan evren de dış yüzeyinde her parçanın bir “bit” bilgi taşıdığı Planck uzunluğu ölçüsünde karelerden oluşan bir tabaka ile kaplıdır. Holografik ilkeye göre, dış tabakada bulunan bilgi tam olarak evrenin iç hacminde bulunan bilgi ile eşit bir bit rakamı vermelidir. Küresel olan evrenin hacmi, dış yüzeyinden çok çok daha büyük olduğuna göre, bu nasıl olanaklı olabilir?

Hogan, bu eşitliğin olabilmesi için iç hacimde bulunan granüllerin, Planck uzunluğundan daha büyük olması gerektiği sonucunu çıkarır.

“Daha farklı bir deyişle, holografik evren, bulanıktır” der Hogan ve devam eder: “Plank uzunluğunu deneysel olarak ölçebilmek olanaklı değildir.

Ancak bu granüler yapının holografik yansıtması, 10Upwards arrow16 gibi daha büyük bir göstergeye taşınır. Hologramın içinde yaşadığınızı, bulanıklığı ölçerek anlayabilirsiniz.”

İşte, Hogan, tam da bu bulanıklığın ölçülebilirliğini düşünürken, GEO600 deneyi fotoğrafa katılır. Bu tür yerçekimsel dalga gözlem algılayıcılarıyla, bir protonun çapından daha küçük uzunlukların ölçümü, duyarlı bir biçimde yapılabilmektedir.

Hogan, evrenin bir hologram olabileceği ve bunun olabilmesi için böyle bir sesin  yakalanabilmesiyle uzun zamandır uğraşmaktadır.

İncelemeleri sonucunda, ayrı konumlardaki beş farklı yerçekimsel dalga gözlem algılayıcısından, İngiliz-Alman GEO600 algılayıcısının, en duyarlı algılayıcı olduğuna karar vermiştir.

Uzay-zamanının kuantum seğirmesinin, lazer ışık sinyalinde bir gürültüye yol açması gerektiği konusundaki görüşleri daha önceden Physical Review D Dergisi’nde yayımlanmıştır. İşte bu nedenle, Almanya’daki çalışma grubundan kimse ile bir temasının olmamasına karşın söz konusu soruyu sorabilmiştir.

 

Jun 23, 2019

Şu çalışma üzerinde felsefi bir sohbet yapabilseydik keşke! Biyolojik modellemelerde kaosa yol açmayan denklemin evren dinamiklerinde kaosa yol açmasının dillendirilmesi bile bir gelişme. Dikkatli okurlar bunu yakınlarda yazdığımı ve nereye bağladığımı hatırlayacaklardır.

Bu ülkede, kişilerden konuşmaktan, değil olgulara, olaylara bile geçemiyoruz. Olgudan konuşabilenlerinse, tepkileri kişisel olduğu için (eylem, söylem) konuşmalar kısır kalıyor.

Hegel’den sonra felsefede ne yapılabilir? Bu ünlü soru yavaş yavaş yanıtlanıyor. Bizler uykudayız.

“Prof. Dr. Aydıner, Kaotik Evren Teorisi ile ilgili çalışmasını Nature Scientific Reports dergisine gönderdiğini belirterek, “Dergi hakemleri, bu çalışmanın kozmoloji ve fizikte alternatif bir model olacağını ve fizikte ve kozmolojide yeni bir alan açacağını söyleyerek bu çalışmamı yayınlamayı uygun gördüler. Gerçekten de Kaotik Evren Teorisi’nin alternatif ve gerçeğe uygun bir senaryo olduğu konusu pek çok tartışmada vurgulandı. Konuyla ilgili daha derinlikli araştırmalar yapıyoruz. Fakat bir teorinin benimsenmesi zaman isteyen bir iştir.

Çalışmanın duyurulması bir organizasyon ve maliyet gerektirir. Böyle durumlarda basın ve medya kanallarının üniversitenin ve devletin desteği çok önemlidir.

Bir çalışma bir paradigma değişimini zorlayacak kadar önemli ve dikkate değer ise oturmuş teori veya modellerin baskısını kırmak çok zordur. Paradigma değişikliği bilimde çok zordur.

Belirli bir kritik eşiğe ulaşıncaya kadar modelin yaygın olarak benimsenmesi imkânsız gibi bir şeydir. Bunlar bizim açımızdan dezavantaj oluşturmaktadır. Fakat artık ok yaydan çıkmıştır. Ne kadar sürerse sürsün paradigma değişimi gerçekleşecektir” dedi.

https://www.istanbul.edu.tr/tr/haber/kaotik-evren-teorisi-fizikte-paradigma-degisimi-ongoruyor-4C0043003100680061003200330037007000590059003100

 

Jun 19, 2019

o kadar önemli bir olay ki bu! basında neredeyse yer almadı. big-bang’e alternatif sunan bilim insanımızın anlayabilsek keşke! nature makalesini de paylaştım aşağıda.

girişte, mitolojik, dinsel, felsefi ve bilimsel kozmogonilerden söz ediyor.

yıllar önce, uluslar arası bilim yapmış, doktoralı bir bilimci olarak, bir bilge ile “biz doğanın parçasıyız” gibi ahmakça, ezberlenmiş bir konuşma yapıyordum. o bana dedi ki: “kozmoloji ve kozmogoni bilgin hiç yok. bunları öğrenmeden seninle konuşmam olanaklı değil.”

artık, güçlü olmaya karar verdiğim için, kırılmamış alınmamıştım (@muratonderman) hâlâ çalışıyorum, bitiremedim yeminle.

boş konuşanı bol bir toplumun yüz aklarından bu mütevazı adamı dinlemenizi öneririm. tefekkür edilecek nefis noktalara işaret ediyor.

  1. Chaotic universe model

https://www.nature.com/articles/s41598-017-18681-4

http://istanbul.edu.tr/tr/haber/kaotik-evren-teorisi-fizikte-paradigma-degisimi-ongoruyor-4C0043003100680061003200330037007000590059003100

@KemalUcuncu’ye videoyu paylaştığı için teşekkürler.

  1. Kaotik Evren Modeli – Ekrem Aydıner

Modern kozmoloji tarihinde birçok ilginç evren modeli önerilmiştir. Bunların arasında Big Bang (büyük patlama) modeli en çok kabul gören model olmuştur. Faka…

https://www.youtube.com/watch?v=6dZH4hDV24Q

 

May 30, 2019

Bilimde, sonucun yöntemi belirlediği gibi bir yönelim. “Süreçsiz sonuçlar boştur” Modern insanın anlam yitimi vs. problemli bir bölge burası. Bunu henüz idrak etmemiş insan ve toplumların çocukluk döneminde olduğunu düşünenlerdenim ben de.

 

May 23, 2019

Biyolojik olarak canlılığın, evrimsel olarak çeşitliliğin sürdürülebilir olmasının önemli unsurlarından birisi olan, spermin dağılımı, “genin bencilliği” nedeni ile diğer erkeğin rakip olarak algılanmasına neden olur.

Doğada rekabet durumunda, rakip erkeklerden, bedensel olarak daha güçlü olan, diğerini döver ve konu kapanır. Söz konusu, toplumsal bir varlık olan insan olunca, sorun -ya da sorun algısı-, uygulanabilecek en etkili çözüm olmasına rağmen, yaşamın sürdürülmesi açısından en tehlikeli olan çözümün (bedensel temas) ertelenmesini zorunlu kılar. Bu durumda erkek, spermlerinin dağıtımının, rakibinden daha etkin bir yöntemle sağlanabileceğini göstermek için, kesinlikçi bir sözel anlatıma başvurur: küfür.

Küfreden, kendisine küfredilen erkeğin birlikte olma olasılığının söz konusu olmadığı, belki de tek kadına yönelir: annesine. Böylece skor 1-0 değil 2-0’dır. Çünkü, küfreden, küfrettiği erkeğin özenle uğramadığı; uğramaktan imtina ettiği mahrem bir bölgeye (Ödipal) de girmiştir.

Lacan, Ödipal fantezilerden kısmen etkilenen öznelliğin yapılanmasında, kendisini anneden henüz ayıramayan çocuğa dayatılan ensest yasağının, çocukta anlamlandırılması olanaksız, büyük bir boşluk oluşturmak suretiyle rol oynadığından söz eder.

Sınırsız yaşam enerjisinin sınırlanması ile oluşan bir boşluk. İçgüdünün, sınırlarının zorlandığı bu bölgede erkek bedenen ya da sözel olarak angajman yaşamak zorunda hisseder. Karşılık vermezse, erkekliğinin sorgulanabilir olduğuna inanır.

Sonuç olarak, tepki her ne kadar yetişkin bedeninden veriliyor olsa da, köken olarak çocukluk dönemine aittir.

ah şu ödip! kadınlarda çok daha dolayımlı, daha zor.

 

May 13, 2019

Bilimi niceliğe indirgeyen & bilginin kavramına yabancı kalan bilinç için flsf de kendisi kadar boştur. Ve diyalektiksiz flsf pstmodrn bir sorundur ki, işini insanın değerine karşı nihilist bir içerlemede & insanın bilme yetisine karşı pozitivist 1 güvensizlikte bitirir. Ayardımlı

 

May 8, 2019

bizde, bilimle ilgilenen, özellikle fen bilimleri diploması olanların, hemen her konuda çok yetkin düşünebildiklerine inanılır. bilim insanları daha önce hiç düşünmedikleri konuları bile bildikleri zannıyla hareket etmeye başlarlar.

giderek, bilime ilgi duyan herkesin katıldığı, kült tarzında, çok kalabalık bir oluşum ortaya çıkar. ortak özellik, kanıtlama tutkusudur.

oysa kanıtlama ile tanıtlama arasında fark vardır ve bu farkı anlamak, uygulamak ayrı bir eğitim gerektirir.

kıta ussalcılarının akıl/düşünmelerinin, nereden, hangi labirentlerden geçtiğini anlamak önemli. valla biz descartes’i bile şaşırtırız.

fransız, ingiliz ve alman aydınlanmasını bu farkı gözeterek anlamamız gerekir; ki bu bize şimdilik yalnızca aklın aydınlanmasını getirecektir.

hegel, felsefe çalışmaya spinoza ile başlanmasını boşuna önermedi. tanıtlama bu zorunluluğu görür. spinoza’yı anlayan bireşimi nerede görse tanıyor.

 

May 3, 2019

nature’dan bir ekip, bri (belt&road initiative) ülkelerinde altı ay dolaşmış. önümüzdeki iki ay, çin’in, bu devasa proje (bri) ile, bilim dünyasına nasıl da yeni bir yol haritası çizdiğini anlatan toplam beş makale yayımlayacaklarmış.

https://nature.com/immersive/d41586-019-01124-7/index.html

 

Apr 1, 2019

arayışın her iki tarafı da değer kazanıyor, ileri gidiyor. kuantum fiziğinin geldiği nokta felsefe ile birlikte değerlendirilirse; hokus pokusçu, yaşam koçsal!, enerjici şarlatanlar ile bilinmez olanla korkutan din simsarları dışarıda kalır. bilim felsefesi mutlaka olmalı.

 

Apr 1, 2019

felsefeyi bilimi sanatı döneminden ayrı ele almak nasıl olanaklı olsun?newton muhteşem bir bilim insanı, pırıl pırıl bir zeka. ama şu anda anlayış çok daha bütünsel. fizik bugün çok farklı bir noktada, sağlam temelinde newton var. felsefe deseniz hegel’e vardı.

 

Apr 1, 2019

bir yanda determine doğa diğer yanda gözlemci; beden-ruh vb dikotomileri aşamamış bilim seviyesi.

 

Apr 1, 2019

Zeilinger’in deneyinde de Bohr’un haklı olduğu ispatlandı.

Kuantum şifreleme, kuantum dolaşıklığa dayalı çok önemli bir konu. Çin lider konumda ve muazzam bir projeye imza attı.

Bilim algısı Newton seviyesinde kalanlar, bir zamanlar bilim karşıtlarının bulunduğu konuma düşecekler

 

Mar 29, 2019

“Bilim, beşeriyet dışlanarak öğretilirse, insanlar mantıklı bir biçimde delirirler.” Giambattista Vico (1668-1744)

 

Haklı çıktınız Bay Vico.

 

 

Mar 24, 2019

Bizde bilim algısı henüz Newton fiziği aşamasında. Sorun oradan kaynaklanıyor.

 

Mar 23, 2019

Bahar Duası

Baharın gelişi, beton dökülmüşçesine sert ve kalıplaşmış inançlarımızın çatlayarak, ışığın içeri süzülmesi ile müjdelensin hepimize. Amin.Multiple musical notes

Tanrı “Boş ben”den beni koruma timime güç ve sağlık versin.

Yapay zeka, bütünlükle ortaya konulanı, parçalayamadığım için suçlanarak geçireceğim otuz yıllık bir episoddan beni korusun.

Tanrım, tekrarlatacaksan bu hikayeyi; n’olur, felsefe ile bilimin altını oyulabildiğini düşünebilen kullarının yaşadığı coğrafyada olmasam, olur mu?