aristoteles

Ana Sayfa/Tag: aristoteles

Seksör Türk’ler ve Aşk

Sürekli gelip geçici olanın peşindeyiz. Bedenimiz ve onun var olduğu mekâna ait işler temel derdimiz: çoluk-çocuk, para, kariyer… Sevgimizden eminiz. Dünya sözcüğünün kökü, daha aşağıda olan anlamındaymış; nisbet ettiği yer nere? İbn Sînâ, “bilmeyen, sevemez” demiş. Ne ağır söz! Ne çok şeyi, kişiyi sevdiğimi sandım! Pek muhterem İbn Sînâ, bilmekten kastınız nedir acaba? Eski Yunanlılar da takmış kafayı bu işlere; tek katmanlı değil bu sevgi dedikleri demiş ve sıralamışlar: Eros: [...]

2021-03-25T17:29:30+00:00Nisan 25th, 2020|Yaşam, Yazılar|

Entelektüelin dışlama ve küsme hakkı var mıdır?

Üniversiteden bir arkadaşım, küçükken, bir sır yaratıp bunu kendine söylemiş ve yarattığı sırla bir süre mutlu, mesut yaşamış. “Düşünsene” demişti… “Bir sır var ortada ve onu yalnızca sen biliyorsun!” Sırrını kimseyle paylaşmayarak, yetişkinler için olanaksız bir şeyi başarmış. Ne yazık ki, bir sabah uyandığında, artık sırrının ne olduğunu anımsayamadığını fark etmiş ve çok ağlamış. “Keşke anneme söyleseymişim!” demişti. Çünkü, sırrını ebediyyen kaybetmiş. Kuzucuk. Maddi dünyada gösterimi olmayan bir şeyin yokluğunun [...]

2021-03-26T05:59:12+00:00Nisan 20th, 2020|Yaşam, Yazılar|

Aklımız ve ruhumuz hasta olabilir mi?

Hukuku başarıyla uygulayabilen bir hâkimin, özel yaşamında adâletsiz olması; binlercesini sağaltmış bir psikiyatristin karısını dövmesi gibi örneklerle işaret edilebilecek bir dengesizlik hâli vardır. Mahir şehirli kimliklerimizin altında, çoğunlukla; dokunsan kırılacak, üflesen uçacak, zayıf nitelikli psişemiz gizlenir. Bu durumlar için, aklın ilerlemesini, ruh takip edemiyor çıkarımı yapılabilir. Kalbimiz, karaciğerimiz, böbreğimiz hastalandığında; hastalığımızı rahatlıkla başkalarıyla paylaşırız; hattâ, mızmız tutumumuzla boğucu bile olabiliriz. Oysa, akıl ve ruh sağlığımızın bozulduğunu bir sır gibi saklama [...]

2021-03-26T06:00:13+00:00Nisan 20th, 2020|Yaşam, Yazılar|

Erdoğan vs İmamoğlu mu?

Önemli bir ameliyat olacaksak en iyi doktora ameliyat olmayı istememiz, çok önemli bir davamız varsa, iyi bir avukat araştırmamız normal bir davranıştır. Onları seçmeye çalışırız. Başkalarının onlarla ilgili anlattığı yetenek, algı yüksekliği, el becerisi öykülerinden etkilenerek, eğer olanağımız varsa seçeriz. Bedelini ödemeye hazırızdır. Uygulamada farklar olabileceğinin, sözsüz kabulü arayışımızı normal kılar. Oysa, hâkim arayışı olmaz. Atanan bir hâkimin, duruşunun sağlamlığına bakılır. Dünyanın en zengin, en güçlü kişisi bile, bir hâkime [...]

2021-03-26T07:50:12+00:00Nisan 11th, 2020|Politika, Yazılar|

Bozuk halkın bozuk devleti: Bir ezme aracı olarak Adâlet

Düşüncenin, tarih içindeki yolculuğunda önemli duraklardan biri, ünlü Türk düşünür Fârâbî’dir. Fârâbî’ye göre, ideal bir toplum, sağlıklı bir bedene benzer. Birbirinden farklı görevler üstlenmiş ve farklı önemde olan organların, dirimliliklerini sürdürebilmeleri, birbirlerine destek olmalarını, yardımlaşmalarını zorunlu kılar. İdeal bir şehirde de (madınâ fâdıla) bireylerarası yardımlaşma yaşamsal bir önem taşır. Bir filozof kral olan reis, bu mükemmel kentin, en mükemmel parçasıdır. Böylesi ideal bir devletin çökmesindeki neden, daha doğrusu toplumların bir [...]

2021-03-26T07:53:30+00:00Nisan 11th, 2020|Politika, Yazılar|

Celal Şengör ve Tutsak Aklımız

Sayın Celal Şengör’ün temsil ettiğini düşündüğüm bir grup var ülkemizde. Bu grubun üyelerini biraraya getiren ortak nitelik, derslerini eksik çalışmış olmaları. Gerçeğin, neredeyse dolaysızca bilinebileceğine olan inançları onları dogmatik kıldığından, bilimsel aklın, insan aklının çıkabileceği zirve olduğuna; realist olmanın duyusal eminlik demek olduğuna; metafiziğin ise, her türlü bilinçsiz duygusal köpürmenin cirit attığı bir alan olduğuna inanıyorlar. Düşünmek, çileli bir iştir, değil mi? Kendimize hak vererek değil yadsıyarak ilerleyebileceğimiz bir alan. [...]

2021-03-26T08:02:09+00:00Mart 3rd, 2020|Felsefe, Bilim ve Din, Yazılar|

Biliminsanı da Vahiy Alır

Bir şeyi bilebiliriz, ama bu, onu anladığımız anlamına gelmez. Ernest Rutherford’un, tarihte ilk kez atom-altı düzeye geçişe olanak veren deneyine dışarıdan bakıldığında, atom çekirdeği, tesadüfen bulunmuş gibi görünür. Karanlık laboratuvarda, can sıkıcı deneyi haftalar boyunca sürdüren, “Hocam bulamıyoruz,” yakınmalarıyla dışarı çıkan öğrencilerini tekrar laboratuvara gönderen Rutherford, α parçacığını arıyordu. Anlaşılmaz bir biçimde, deneyin yönünü birden değiştirdiğinde, öğrencilerinin canı daha da sıkılmıştı. Rutherford’un, deney düzeneğinin ortasındaki altın plakadan geçen değil de [...]

2021-03-26T08:04:38+00:00Mart 2nd, 2020|Felsefe, Bilim ve Din, Yazılar|

Hakikat Bu, Smokin de Giyer Şalvar da!

Dinle ilgili yazınca, ateistler kızıyor; bu coğrafyanın dinine biraz akıl gerek diyorum, “dinci” taife kızıyor; düşünme seviyemiz “doğal bilinç” diyorum herkes alınıyor. Yine de en tepkili olanlar felsefeciler, çünkü onlar, Tanrı’sız felsefe yapabiliyorlar; yeni bir ekol. Hatta felsefe fakültelerinde, “Burada dine ne gerek var?” sorusu samimiyetle soruluyor. İlâhiyat fakültelerinde ise akıl bir efsane: İslâm’ın Altın Çağı… Tamam da, Bakır Çağı’na geri döndük! Ne kadar samimi bir çaba gösterilse de günümüz [...]

2021-05-29T07:23:43+00:00Mart 2nd, 2020|Felsefe, Bilim ve Din, Yazılar|

Aristoteles’ten, Atatürk’e…

Zamansız varlıktan, varlıksız zamana; oradan varoluşun zamanına; derken zaman-mekân-hareket üçlüsünün birbirinden bağımsız olmadığının gösterildiği günümüze dek zaman, İlkçağ filozoflarının da dahil olduğu hararetli tartışma konularından biridir. Aziz Augustinus’un İtiraflar’ının[1], XI. Kitabı’nda ele alındığı biçimiyle zaman varlık ilişkisi, günümüzün zaman anlayışına öncül bir çalışma olarak görülebilir. İnsan algısından bağımsız bir zaman anlayışının olanaklılığını sorgulayan Tanrıbilimci bu filozof, zamanı, geçmiş, şimdi ve gelecek olarak ayırarak bilinçle olan ilişkisini ortaya koymuştur: Anımsamayı geçmiş, [...]

2021-03-26T08:39:10+00:00Şubat 7th, 2020|Felsefe, Politika, Yazılar|

Mantık Nedir, Herkes Mantıklı mıdır?

Yaşlı bir insanla konuşurken, onun bir zamanlar çocuk olduğundan şüphe etmeyiz; bu bilgi, onun yaşında içkin (mündemiç) bir bilgidir. Yaşlı kişi bedenin, çocukluk ve gençlik bilgisine sahiptir. Ergenlikte burun morfolojisi nasıl değişecek, ilerleyen yaşlarda cilt nasıl buruşacak bilir. Henüz çocuk olan ise bunları dışsal bilgi olarak bilir; deneyimlememiştir. Belirlenim kazanmış ve zorunlu olan bu işleyişin bir yasalılık taşıdığını, duyu algılarımız aracılığıyla gözlemleyebildiğimiz için yadsıyamayız. Düşünce dünyasına girildiğinde, henüz onun yasalılığını [...]

2021-03-26T08:39:53+00:00Şubat 7th, 2020|Felsefe, Yazılar|