Sirke ama o, şarap değil
Kalıcı söz söyleme üzerine yazmak istiyorum bu hafta. Üzüm suyu, metaforumuz olsun, bunu kalıcılık bağlamında ele alalım: taze üzüm suyu, üzüm sirkesi, sofra şarabı, yıllanmış şarap. Üzüm suyu serinletir, canlandırır. Üretilmesi kolaydır, evlerde yapılabilir. Tüketilmesi için zamana gereksinim yoktur; hatta, fazla bekletilirse bozulur. Üzüm suyunu içip markasını merak eden pek [...]
Aklımız ve ruhumuz hasta olabilir mi?
Hukuku başarıyla uygulayabilen bir hâkimin, özel yaşamında adâletsiz olması; binlercesini sağaltmış bir psikiyatristin karısını dövmesi gibi örneklerle işaret edilebilecek bir dengesizlik hâli vardır. Mahir şehirli kimliklerimizin altında, çoğunlukla; dokunsan kırılacak, üflesen uçacak, zayıf nitelikli psişemiz gizlenir. Bu durumlar için, aklın ilerlemesini, ruh takip edemiyor çıkarımı yapılabilir. Kalbimiz, karaciğerimiz, böbreğimiz hastalandığında; [...]
Entelektüelin dışlama ve küsme hakkı var mıdır?
Üniversiteden bir arkadaşım, küçükken, bir sır yaratıp bunu kendine söylemiş ve yarattığı sırla bir süre mutlu, mesut yaşamış. “Düşünsene” demişti… “Bir sır var ortada ve onu yalnızca sen biliyorsun!” Sırrını kimseyle paylaşmayarak, yetişkinler için olanaksız bir şeyi başarmış. Ne yazık ki, bir sabah uyandığında, artık sırrının ne olduğunu anımsayamadığını fark [...]
Neden bu kadar öfkeliyiz?
Son aylarda inşaat işleriyle haşır neşirim. Bu sektörde de hakikisinin yerini alan ne çok malzeme var, şaşkınım! Taklit malzeme, ne kadar orijinalmişçesine sunulursa o kadar başarılı kabul ediliyor. Sağladığı üstünlük ise dayanıklılık, hızlı uygulama ve maliyette kayda değer azalma. Hız ve maliyet üstünlüğü, teknolojinin takip edemediğimiz gelişmesine ayak uydurunca yaşam [...]
Depresyon ve öteki
Byung-Chul Han, “Şiddetin Topolojisi” adlı ilginç kitabında, şiddetin ve şiddet algısının zaman içindeki değişimini ele almış. Yazar, kaybolmayan şeylerden olan şiddettin, huzur ve refah toplumlarında bile azalmadan devam ettiğinden söz ediyor. Modernite öncesi zamanlarda şiddet, her yerdedir. Hatta gündelik yaşamın bir parçası olarak alenîdir, toplumsal uygulamanın ve iletişimin bir parçasıdır. [...]
Bir çukurda deliriyoruz ve bu çok iyi
Diyalektik oldukça popüler bir sözcük, kullanması havalı, anlaması, hele hele uygulaması çok zor. Kuşku demek çünkü. Peşinizi bırakmaz. Mantık örgüsünü oturtursunuz, kavramlar yerli yerindedir ama o, kendinizi bir bütün olarak kavramadığınız sürece baskı yapmaya devam eder. İlm-i tevhîd kimine yetse de hakikatinde İnsan, kendini bir Özbilinç varolanı olarak bilmek ister. [...]
Kendinize Geliniz! Ananız Avradınız Olmasın Lütfen
Analar, karılar, kızlar, baldızlar, kaynanalar, eltiler derken giderek kalabalıklaşan grupların hepsine olmasa da muhakkak birine ait olmaktan kendini kurtaramamış bir kadın olarak diyorum ki: Yeter, artık beni satmayın; soyutlama bölgesinde oluşturulan imgemle cinsel birleşme tehditlerinize bir son verin. Anasını satayım! Anam, avradım olsun! Her gün duymaya/söylemeye alışık olduğumuz bu sözlerle [...]
Yokluğun terbiye ettikleri
Bazen gözyaşlarım benden önce oturur yazımın başına. Yoklukla terbiye olundum ben. Takip eden haftalarda, aylarda ve yıllarda ve yıllarca idrak edeceğim her ne ise önce onun yokluğuyla kıvranırım. Çay bardağımı tabağına koymamın şiddetinden çıkan sesin kabalığı örneğin; sonra düşüncelerimin hoyratlığı; yalnız olduğumda alelacele yutulan lokmalar; gereksiz uzattığım cümleler, kendini övmeler [...]
İyi olmak için çabalamamalı
Sessizliğin soluklanabildiği ender sokaklardan birinde yaşıyorum. Bu sakin sokaktaki metruk bir eve sığınmasına olumsuz gözle bakılmamış bir kişinin, yıllar içinde; yoldan geçenlere içecek satışının yapıldığı bir ticarethane kurması ve her gün saatlerce yüksek sesli müzik yayını yapması kimsenin hoşuna gitmedi. Kendini uyaran mahalleliye karşı takındığı kaba, küfürbaz, arsız tavır polise [...]
Ölüm ve Sonsuzluk
Büyük bilge, matematikçi, sanatçı, notaların kâşifi, mistik, metafizikçi Pisagor’un; insanın yarım bir elma olarak doğduğundan ve yaşamın, elmanın öteki yarısı olacak Dost’u aramakla geçtiğinden dem vurduğu, anlatılır. Öyle bir yarımlık duygusu ki, dünyasal hiçbir tatmin onu yok edemesin; öylesine güçlü. Bazı şeylerin eksik olduğunu, kesintisiz sezdiğimiz; öleceğimizdense emin olduğumuz bir [...]