“Kadın sorunları”nın, kadın hakları çağrısını zorunlu kılan varoluşu, insanlık açısından üzücü bir tablodur. Hakikaten, “kadın hep ve yalnızca öteki.” Erkeğin iktidarına bir tehdit olarak algılanan kadınların sorunlarının “erkek sorunu” olarak tanımlanmaması dahi problemin kaynağına işaret eder nitelikte. Kadın haklarının, hatta annelik hakkının bile erkekler tarafından kontrol edilmesine varan, acımasız ve indirgemeci yaklaşımların incittiği ruhlarımızla bugünlere kadar geldik. Anne Pons’un dediği gibi: “Özgürlüğe giden yol uzundur. Bu yolun daha sonraki istasyonlarına da uğramayı diliyoruz.