Salome, Yudit ve Delila

Yazı yazmak için oturup yarım bırakanlardanım. Her oturuşumda iki davetsiz misafirim olur: Platon ve Aristoteles. Konuşmadan, beni esir alırlar. Platon olanaklı olduğu ölçüde soyut olanda kalmamı, İdeal olanı vurgulamamı önerir: “Veciz olanı, lakonik ifadeyi anlamayanla işin ne?” diye sorarak baskı kurar. Aristoteles ise tüm bağlantıları göstermemde, bir dizge oluşturmamda ısrar eder; analitik ve mükemmeliyetçi yanımı esir alır. Onları anlamaya çalışıyor olmamdan dolayı, beni böylesine teklifsizce ele geçirmeyi kendilerine hak görmelerine [...]