Jun 20, 2021

Anne’nin duası “oğlum şehit düşmesin” “kızım sınavı kazansın” iken, anneliğinki sükûttur. Bilir ki kendi çocuğu için edeceği duanın kabulü, başkasınınkinin ölümü ya da başarısızlığıdır.

Bütünsel olanın kavranışı fiilde ortaya çıkar. Geçicinin hakiki ile değiş tokuşu. Sessizlik.

 

Jun 18, 2021

RT Yorum – Afroamerikalılarda, aktarılmış travma bulundu. Epigenetik çalışmalar yapılıyor. Neden bu denli kolaylıkla bölünebildiğimiz bence asıl sorun: eğitim.

Aktarılmış travmalarda, kadın travması fışkırır bence bu topraklarda ve asıl sorun budur. Feminizm bile eril bu topraklarda.

Kadınların çektiği acılar, tsunami olarak geri dönecek. Kurtuluş yok, bedel ödenecek. Toprağın, kadınların ahı duyarlı kulakları kanatıyor.

Ben anlamıyorum…

Hangi taşı kaldırsak altından ezilen, sömürülen, baskılanan, insanlıktan düşürülen kadın sorunu fışkırıyor.

ORİJİNAL –  Sezen Çamkıran @sezbir

Milliyetçiliğin derinliklerinde tarihsel ve jenerasyonel -aktarılmış- travmaların etkisi var mıdır dersiniz? Doğu’nun bir türlü kurtulamadığı Doğulu olmayan politik müdahalelerden bölünme ve yaralanmaları,eğitim noksanlığıyla birleşince çarpıtılmış bir ‘survival’ savaşına dönüyor

 

Apr 21, 2021

RT Yorum – İki hafta önce Oxford Üni’den bir sinir bilimci kadın akademisyenle sohbet ederken pandemide kadın akademisyenlerin makale sayılarında ciddi bir düşüş olurken, erkek akademisyenler için aynı sonuca ulaşılmadığını söyledi.

ORİJİNAL –  Türker KILIÇ @turkerkilic

Kadın ve erkek akademisyenlerin anne-baba olmalarının bilimsel üretimleri üzerine etkisi araştırılmış.

ABD ve Kanada’daki 450 departmandaki 3064 öğretim üyesi (tenure tract) incelenmiş.

Bu ülkelerde (bile) anne olmak ilk yıllarda baba olmaya göre bilimsel üretimi düşürüyor.

 

Apr 18, 2021

Kadının, iftar sofrasında bile bıçaklandığı bir “kültür dini”nden medet umanın aklına şaşarım.

“Kadının, yaptığı ev yıkılmaz; kadının yıktığı ev, yapılmaz.”  Oğuz Kaan

“Biz kadına bakınca insan görürüz.”

Ahi Evran

 

Apr 11, 2021

RT Yorum – Kadın XX erkekse XY kromozomludur ve Y kromozomu orijinde X kromozomu idi.

@beytullahcakir

‘in sorusu muhteşem! Tekrar paylaşıyorum “Ruth Rusca’nın kitabını. Rusca “Meryem” sorusuna yanıt aramış ve beş yıl harcamıştır. Eski Ahit’te kadının yerini anlamak 20 yılını almış!

ORİJİNAL – ali beytullah çakır @beytullahcakir

Hocam selamlar. Nacizane “Hz. Hatice bir özneydi” tesbitinizi çok önemsiyorum kendi adıma.

Peki ya Hz. Meryem? Onun konumu nedir? Bunun hakkında bir yazınız, yorumunuz varsa ve paylaşabilirseniz çok müteşekkir olurum. Sağolun bilgilendirmeleriniz için hocam. Saygılar, sevgiler

 

Apr 11, 2021

RT Yorum – Bu tivitteki bakış açısı dışsaldır. Debora tek başına bir anlam ifade etmez çünkü içsel olan dizgeyi izler. Debora öncesi ve sonrası ile “bütünsel” ilişkisinde gösterilmelidir.

Soruları, yorumları tek tek yanıtlayamıyorum; lütfen kusura bakmayın. Ruhun hermafrodit olduğuna ve bireyin ancak dişil yanına dönerek kendine, insanlığa faydalı olacağına inananlardanım. Kadınlar için de bu böyle.

Blogumun “Kadın” bölümünde yanıtlar var.

ORİJİNAL – turkhristiyanpolitika @thrstiyanpoltka

Eski ahit Hakimler 4 bölüm 4 ayeti okursanız Debora diye bir kadının hem peygamberlik yaptığını hemde ülkeyi yönettiğini okuyabilirsini.Kadin İbranilerdede,Eski ahit ve yeni ahit incildede değerlidir.Okuyup araştırmanızı tavsiye edebilirim.

 

Apr 10, 2021

Eski Ahit’te kadın; ya birinin kızı ya annesi ya karısı ya da kız kardeşidir. “Dört kitabı bir bilmeyen, bizden değil” diyerek iyi ki bizi uyarıyorlar.

İslâm dininde Hz Hatice’nin konumu anlaşılmadan bu topraklara özgürlük gelir mi bilmem. O kadim yan! Feminizm bunu görse keşke.

Hz Hatice, Hz Muhammed’den yaşça büyük, zengin ve işveren konumunda bir kadındır. O Hz. Muhammed’e gelen vahyin ilk yorumlayıcısıdır. Kendi kadim dişil yanıyla bağlantısı olmayanlar bunu anlamıyor.

Hz. Hatice’nin daha önce evlenmiş olduğunu bile kabul etmek istemiyorlar.

Oradan daha Hz Fatma’ya geçilecek! Bu konuları irdeleyebilmek için mitolojiye en azından bir sezgisel hakimiyet şart. Mitoloji dinin özünde oturur.

Bu, pozitivist yaklaşımla “a ne salakça” diye yadsınıyor; dinci kesim de “bunlar hep İslâm’ı yıkmak için diyerek” gardını alıyor.

Kabuslarımızda mitik canavarlarla uğraşmaya devam ama. :) Jung, Eliade, Campbell biraz anlaşılmadan dini yorumlamak çok riskli.

Hz İbrahim önce sorguladı! Atasının, babasının ezberini, alışkanlıklarını sorguladı. “Onun dini İslam” boşuna mı söylendi! Aklı kullanma aşaması o aşama.

Ben bunları yazdığım için hakkımda soruşturma açıldı biliyorsunuz. Sonra buradan bana ahkâm kesmeyin lütfen. Hiçbir şey okumamış, tefekkür etmemiş, elini taşın altına koymamış herkes sürekli ilgi bekliyor! Ne kabalaşıyorum ne hakaret ediyorum ama ilgi arsızları sürekli şikayetçi.

Tekfir isteyene, kelle isteyene “köftehor!” demek mi suç oldu! Her şeyde kendinizi merkeze koymayın hele böyle önemli bir konuda.

Ben ucundan bu kadar tutabiliyorum. Yazdıklarım ortada. Bir kez daha paylaşayım.

Yazılarla ilgili soru soran HİÇ kimseyi yanıtsız bırakmadım. Yeri geldi saatlerce yanıt yazdım. Çaba göstermiyorsanız neden yanıt vereyim! Psişik sorunların yansıtılması tartışmak mıdır?

Birinin evine dalıyor musunuz! Öyleyse neden gidip başkasının sayfasında kabalaşıyorsunuz?

Blogumda kadın bölümü, din bölümü var; bu konuları felsefi, politik, sanatsal yorumladım, yazdım. Daha ne yapayım bilmiyorum.

#İstanbulSozlesmesiYasatir evet ama nasıl? Dinde kadın sorunu irdelenmeden, anlaşılmadan bu toprakların sorunları çözülmez, çözülemez.

Batılı düşünce, “Judeo-Christian” kökleriyle, dünya sanatına ve felsefesine yön vermiştir. Mitler ve dinlerin, bilincin gelişim basamaklarının anlaşılmasındaki en önemli araçlardan olduğu, Batılı…

Campbell, mitlerde kadının özne olarak var olmadığına değinir. Gerekçelendirir, anlamaya çalışır. Evet o kültürde elinden gelenin en iyisini yapar o. Ya biz?

Bizde Hz Hatice var yahu! Bunu nasıl atlarız! O tam bir özne. Boşuna araştırmıyor Batılı. İslam’da kadının hakiki konumunu anlamaya çalışanlar hep onlar! Yüzeysel de olsa yazdım bunları.

Cübbeli “kadın sohbet edemez” dediğinde dinde yaratılan yarılma “ay bu devirde uğraştıkları konulara bak, pes doğrusu!” denilerek kapatılamıyor.

Anadolu’nun bağrında daha 12. yüzyılda kadının binlerce müridinin olduğu, sohbet geleneğine dahil olduğu örnekler var.

Feminizm bundan bihaber! Feminist kökleri Batılının başlattığı yerden başlatıyor. Bu kadar kopuğuz kültürümüzden.

Ahi Evran döneminde, ibadetin kadın erkek bir arada yapılmasına lâf eden yobaza verilen yanıt şudur: İbadet edenlere bakınca siz insan yerine kadın mı görüyorsunuz!!

 

Apr 7, 2021

Cinselliğin ruhsuzlaştırılması bir problem elbette ama bu bağlamda bunun öne sürülmesi yanlış. Öncelikle o ilişkilerde kadın bir araç değil, katılımcı.

Alt doğalarına râm olmuş adamların din kisvesi altında saçmalamaları kabul edilemez. Emmare nefsten ötesini hedefleyeni yok!

 

Mar 29, 2021

Olur mu hiç! Acele etmeyin dediydim size.

Bir grup feminist diyor ki; “Aristoteles’in hilomorfizmini kabul etmiyoruz çünkü bu anlayışta madde formu kabul ettiği için ‘dişil’ form da şekil veren olarak ‘eril’ deniliyor biz de bunu cinsiyetçi buluyoruz,” diyorlar.

 

Mar 29, 2021

RT Yorum – Aristoteles’in madde ve form ilişkisinde maddenin yani edilgin olanın dişil olmasını reddeden bir anlayış.Felsefe tarihini bu bakışla değiştirmek istiyorlar.

Bu, ruhun, tinin, nousun, düşüncenin vs cinsiyetsiz olduğunu anlamamak demektir. Üstelik hem cinsiyetsiz hem hermafrodit.

ORİJİNAL – Nazik Eğdemir @Nazikfall

Hilomorfizm fenizmi ne demek?

 

Mar 29, 2021

@sinancanan’ı hiç anlamamış.

Konnektom projesi kadın ve erkek beyninin farklı çalıştığını gösterdi oysa. Ya Hollanda ya da Danimarka’da yapılan uzun soluklu bir projede, toplumsal cinsiyetinden arındırılarak yetiştirilen bireylerin meslek seçimleri hakkında çarpıcı bulgular var.

“Emeksiz aydın” yorucu. Bu kadar emin bilim yapılır mı?

Biyolojik ve ruhsal arketiplerimizden gelen bilgilerle nasıl baş edeceğiz? Kadının biyolojik arketipi ilk kez ruhsal olanla örtüşmüyor; bu konuları, insan olmanın olmazsa olmazı özgürlük bağlamında nasıl değerlendirmeliyiz?

Bunları konuşan ypk. Şu ülkede feminizm, hilomorfizm feminizmini aşamadı bir türlü.

Evrenselden refleksiyon almayanla konuşulamıyor maalesef. “Bilgi yok fikir var”; cılız fikirlere fanatikçe bir sarılma var. “Bilim dini” var, “düşünce kırıntısız yobaz din” var. İşimiz ne zor.

“The observations suggest that male brains are structured to facilitate connectivity between perception and coordinated action, whereas female brains are designed to facilitate communication between analytical and intuitive processing modes.”

https://www.pnas.org/content/111/2/823

https://academic.oup.com/cercor/article/30/2/824/5524764

 

Mar 26, 2021

RT Yorum – Emin olmayan araştırsın önce.

Yabancı dizi ve filmlerde, “boş ben”in boş kafasının yansıması olarak bayıcı bir sıklıkta “fuck” sözcüğü kullanılıyor.

İngilizce konuşan bir kadın “I fucked him” diyebilir! Çift taraflı kullanılan bir sözcük. Asla aynı anlamda değil.

“Make love to” ve “make love with” ayrımları konusunda da hassastırlar. İlkini kullanana artık rastlanır mı bilemem.

ORİJİNAL – yağız @factotum_x

Ecnebiler sık sık “fuck off” kullanıyorlar. “hadi be, yok artık” mealinde..

Bana göre “fuck off” kelimesinin Türkçe muadili “aq”dur. Cinsiyetçi midir ya da cinsiyetçiliğin yaygınlaşmasına neden olur mu emin değilim.

 

Mar 26, 2021

RT Yorum – Lütfen “amk”li, “aq”lu “s.k”meli vb. sözcükleri favlayarak ya da rt’leyerek yaygınlaştırmayın.

Cinselliği, erkekliği, giderek anlamlandırılamayan varoluşu;kadının cinsel organına “bilmem ne yapmayı” üstünlük addederek indirgeyen bu ifadeleri azımsamayın.

#kadinasiddetdildebaslar

ORİJİNAL –  эmirhan @zodyanta

Bakalım vergilerimle yeni osmanlı dizisi çekmişler mi/koko çekmişler amk #kokain

 

Mar 22, 2021

“Görevdeyken birbirleriyle cinsel içerikli görüntüler paylaşmaları, sokakta devriye gezerken gördükleri kadınlar hakkında uygunsuz yorumlar yapmaları, kayıp bir kadınla cinsel ilişkiye girmek konusunda tatsız şakalar yapmaları ve fiziksel tacizde bulunmaları iddialar arasında.”

İngiliz kadınları için de durum vahim ama biz yine de “fanatikçe meşrulaştırmaya” çalışmamalıyız durumu. Cık cık cık sevimsiz bilgiç kadınlar sizi…

“Erkek erkeğe” konuşmalarının polisler arasında bile yaygınlığını otraya koymuş bu rapor. Emekli Emn. Md. bile “güvenmem” diyor!

Eski Nottingham Emniyet Müdürü Sussanah Fish de polis güçleri arasındaki ‘kadın düşmanlığının’ İngiltere’de tecavüz ve cinsel taciz soruşturmalarının çok azının mahkumiyetle sonuçlanmasında rol oynadığını belirtti. Fish “Kadın düşmanlığı karar alma süreçlerine o kadar işlemiş ki, bunu yaptıklarının farkına bile varmıyorlar. Bir emniyet müdürü olarak bile erkek çalışma arkadaşlarım beni ciddiye almıyor, patronluk taslıyorlardı. Bana karşı bir suç işlense, ihbar etmeden önce düşünürüm çünkü ciddiye alınacağımdan emin değilim” diye konuştu.

Bizi gidi “antipatik” “dışlayıcılar” öyle mi!

https://tr.sputniknews.com/avrupa/202103221044087044-ingiliz-polisinden-itiraf-kizim-saldiriya-ugrasa-polise-gitme-derim/

 

Mar 21, 2021

RT Yorum – İletişimin doğasından kaynaklanıyor o dil. Buyuran birine, başkaldırılır. Örneğin “buraya gel!” “çay koy!” diyen birine “emretmemenizi rica edebilir miyim?” denilmez. Dilin o “aşamadaki” sertliği, iletişimin doğasıyla sınırlılığına bir yanıt.

İki kişi bile olsa, forme olan her grup her yanyana gelme, kendilerini bir araya getiren niteliğin zenginleştirilerek tekrar paylaşımıyla sürdürülebilir ya da sürdürülmez. Kadınlar bir araya gelince menstürasyon, makyaj, seks, politika, felsefe konuşabilir.

Bir erkek katılırsa, eğer erkek makyaj yapan biri de değilse makyaj konusu kendiliğinden bırakılır konuşulmaz. Bu şart değil, farklı yönlerde de gelişebilir.

Önemli olan; bu tür birlikteliklerin “belirleyici” doğasındaki dinamiğin, kendini içeriden üreten bir dinamik olmasıdır.

“Bazı” erkekler bir araya geldiklerinde, kadınlara “sokmaları çıkarmaları” “ah bir yakalasam” “bak abi taş gibi, ben buna var ya!” tarzı konuşmalar ve bitimsiz s.kmeli, aq’lu, amk’li vb küfürlerle kadın düşmanlığının ikinci aşamasını beslerler. İlk aşama düşünce aşaması tabii.

İşte bu tür “erkek erkeğe”lik, karşı cinsin “ötekileştirilerek” sürdürüldüğü, eş deyişle devinimini içeriden üretemeyen birlikteliklerdir.Hatta bütünselliği dinamitleyen tavırlardır bunlar. Bu seviyede konuşan erkekler genelde farkındalıkları ve özsaygısı düşük erkeklerdir.

Kadına şiddet önce düşüncede başlar sonra dile aktarılır. Birkaç ay önce Elon Musk’ın attığı tiviti unutmadık. Şikayet ettiğim halde Twitter’ın bana geri dönmediği tek tivittir bu. Bu kadar aleni ve mide bulandırıcı yaşıyoruz biz ötekileştirilmeyi. Bakın şu resme!

Rahmetli babam bu konuda çok titiz bir adamdı. Kadını aşağıladığına ne dilinde ne de düşüncesinde tanık oldum. Kocam da öyle. Böyle erkekler var biliyoruz ama lütfen bu kadar hassas olmayın; binlerce yıllık bir acıya başkaldırıya tanıklık ediyorsunuz!

Biz; “sokak köpekleri bize saldırıyor, havlıyor, ısırıyor,” diyoruz. Lütfen, “ama benim köpeğim evden dışarı çıkmıyor” benzeri bir argümanla çıkmayın karşımıza, lütfen.

Onlarla tek ortak paydanız “erkek olmak”; anlıyorum indirgemeye uğramak istemiyorsunuz. Fakat emin olun, şu dünyada hele hele Tr gibi bir ülkede artık farkına bile varmadığınız, kanıksadığınız binler, onbinlerce avantaj yaşamışsınızdır.

Bu direnç bence hak değil.

ORİJİNAL – Murat Önderman @muratonderman

  1. paragrafı okuyunca,2. paragrafınızda belirttiğiniz bıktırıcı tavrın erkekler için de bıktırıcı olmadığını varsaydığınızı düşünmekten kendimi alamadım.Neden erkeklere nasıl davranmaları gerektiğini hem de emir kipinde söylüyorsunuz?Çoğu kadın da kadın kadınayken farklı davranır

 

Mar 14, 2021

Sarah Everard’ın vücut parçaları bulundu. Kadın cinayeti kurbanı. İngiltere ayakta.

Ya bizde! Gülistan Doku hâlâ kayıp. Bir yıl oldu! Koca bir yıl! Ailesinin çektiği acıyı tahmin bile edemeyiz.

Bu ailelerin ahı, örtenlerin vicdanına küflü zincir olsun.

 

Mar 9, 2021

Bedensel güç farkının, asli sorun hale getirilmesine ve kadın bedeni üzerinden verilen hükümlere (kürtaj, annelik) karşı verilen savaşta, kadınlar aklın eşitliği ilkesi üzerinden ilerlerken böyle şapşal bir tutumla bedene geri dönülmemeli bence.

 

Mar 9, 2021

Hormonlu meme mi bunlar? Kadın dans ediyor, onlarsa sallanmıyor bile!

Bedene indirgenerek baskılanan kadının uğradığı zulümü, bedeni merkeze koyarak protesto etmek de neyin nesi anlamadım.

 

Mar 8, 2021

Evde, fabrikada, tarlada kadını sigortasız çalıştıran; kadının dekoltesine, örtüsüne karışan; kadına sesini, elini kaldıran; cümlesine amk, aq, skm karıştıran; düşünen kadını tehditkâr bulanlar, bugün kutlama mesajı yazmaktansa düşünün. Samimiyet yoksa insanlık yok. #8M2021

 

Mar 8, 2021

Özellikle kadının örtünmesi gereken yeri; edep yeri; kusur; özür; anlamındaki “avret” sözcüğünün “avrat” olarak kadına yapıştırıldığı geri, ışıksız, zorba zihniyetten Türk kadınını kurtaran, onu insan seviyesinde muhatap alan ve öyle kılan Atatürk’e ebediyen minnettarım. #8M2021

 

Mar 7, 2021

Mutfak eş dostla dolu ama onlar hep kadın! Lök gibi oturanlar hep erkek. Sizde erkekler mi pişirip ikram ediyor?

 

Mar 6, 2021

RT Yorum – Benim vurguladığım şey bu değil. Eş dost üstleniyor da o eş dost hep kadın.

Erkeklerin ayaklarına servis beklemeleri kadar berbat bir zihniyet görmedim. Sabah babamı kaybetmişim yahu!

ORİJİNAL – kadirtoprak @kadirtoprak123

Bu gelenekte yanlış olan muteveffanin yakınlarının yemek-agirlama işlerine kosturulmasi, gelenekte bu isleri ailenin cevresi , es dost üstlenir ve güzel sımsıcak bir gelenektir

 

Mar 6, 2021

Var, var :)

RT Yorum – Dişil yanımız doktorumuz. Ona yönelmemizi, onunla tanışmamızı sağlayan “travmatik” yapıda olabiliyor. Dişil yanın dinginliği çok çekici; bağımlılık yaratıyor.

Kanımca, dişil yanıyla temasta olan bir psikiyatrist ya da psikolog daha başarılı tedaviler sürdürüyor.

ORİJİNAL – mücahit batgiray @MBatgiray

doktor yok

 

Mar 6, 021

“Bir Başkadır”ın Yasin’i çay isterken bile bağırarak istiyordu.

Kadına şiddetin ilk kırıntıları, gündelik yaşantıda erkeğin ses tonunu yükselterek üstünlük sağlama çabasında ortaya çıkıyor.

Modern görünen ilişkilerde bile erkek, çocukluktan taşıdığı kültür kodlarıyla savaşıyor.

İmgesel “ben” ile simgesel dünyadaki nesneden dönen “ben” arasındaki yarılmadan, katarsisten kaçan erkeklerle sature bu toplum.

Erkeklerin tedavisi ertelenmemeli. Toplum ağır hasta!

Travmatik olayların, emek emek yarattığımız simgesel evrenimizi parçalamasına izin vermek zor. Bundan kaçan erkek; yetişkin bedeninde bulunduğu ilişkilerde ağır bir yük çünkü ruhta çocuk.

Erkek çocuklar, küçük yaşlardan itibaren “korumaya” alınmalı. Bu, eğitimle olabilir ancak.

Din “çıkmaz”ı nasıl çıkmaz haline getiriliyor? “Getiriliyor” çünkü özüne uygunluğunu sorgulamak tabu. Üç yaşındaki kız çocuğunun kafasını kapatmakla başlıyor hamle. Oğlan çocuğa üstünlük aşılayarak devam…

Dinin ön planda olmadığı evlerde de adı batası kültürel “kod” böyle.

Kodu; “çıkmaz”dan çıkmamak olan bir anlayış, bilim ve felsefe derslerine atanan öğretmen sayısının iki katını din derslerine atar, ancak. Eğitim hamlesiyle “kültürün dini”ne sağlam temeller atılmaya çalışılıyor. Öyle bir din yok!

Bunun etkisini katlanarak artan “kadına şiddet” ve “kadın cinayetleri”nde deneyimleyeceğiz maalesef. Bu bir tahmin değil. Eşyanın tabiatı…

Her erkek; bu kirli, irin dolu havuza katkısını tarafsız değerlendirebilmeli. Durum vahim.

 

Feb 28, 2021

“Mansplaining”; “açükleme”, “…zah”, “erkekleme” olarak Türkçeleştirildi.

Düşünür bir kadın olarak bundan muzdaribim. Kesintisiz aç(ıü)kleme alır benim hesap. Engelleme huyum yok bilirsiniz.

Fakat bunun bir duru durağı yok mudur allasen!

Bunu son günlerde aldığım açıklamalara istinaden yazmıyorum. Bundan özellikle kaçındım.

Her etkileşim için geçerli değil bu tabii; “bağzı”ları öyle:)

 

Feb 23, 2021

Hikmet Kıvılcımlı toplumsal yapımızı, kültürümüzü iyi kavramış ender Marksistlerdendi.

Hz. Muhammed’in büyük bir devrimci olduğunu ve onun ruhaniyetinin finans-kapitale alet edildiğini yazar.

“Avrat elden gidiyor”söylemiyle gericiliğin, devrimciliğe karşı hamlesine dikkat çeker.

“Sömürenler, dünyanın hiçbir yerinde gericiliklerini mahkûm kadın sınıfının durumu ile maskeleyerek bizdeki kadar utanmazca ve hinoğluhince Kadın adlı ırz ve namus demagojisinden en namussuzca yararlamayı beceremezler.”

Hikmet Kıvılcımlı

 

Feb 20, 2021

“Foucault da İran devrimini destekledi”ye kadar gidebilir:) Feministler pek telaşlı bu konuda. Kadının, bugünün İslamcı anlayışta yeri,dinin dünyaya sun-duğu/amadığı ortada. Kadının güçlenmesi ona verilen orijinal pozisyonun devam ettirilmesinde ve bu destek Batılı kadınlardan geliyor.

 

Feb 20, 2021

Dünden beri Mernissi’ye itiraz eden, onu aşağılayanların sunduğu bir çalışma, kitap, uluslarası kabul görmüş bir makale yok. İnanç sorunu haline geliyor. Yine de buraların berrak sular olmadığının farkındayım. Bir kadının başının örtülü olup olmamasına yüklenen anlam sağlıksız.

 

Feb 20, 2021

 

RT – Dün attığım tivitin, Sekine ile ilgili kısmını Mernissi söyler.  Katıldığı konuyu yukarıda verdiğim referansta dile getiren M. Smith’tir. Şimdi onu da mı karalayacaksınız? CV’siDownwards arrow

Hz. Ayşe ordu yönetmiş bir kadın. Kafası örtülü ya da açık ne fark eder? Her güçlü kadın gibi o da direnmiştir edilginleştirilmeye. Tıpkı ticaretle uğraşan Hz Hatice gibi güçlüydü.

Kadınlara İslam’la gelen avantajlar o dönemde erkekleri tedirgin etti. Hz Ayşe’ye atılan iftiradan uyanın. Lütfen okuyun araştırın bakın o dönemde nasıl bir panik var, ne dalavereler dönüyor.

Dinler her bireyin kendindeki dişil yanı tarihsel bir varoluş olarak kavraması için iç yol haritasıdır; kaynağı mitlerdir. Mit olmadan dinler olmaz.

İslamcıların eve kapatmaya çalıştığı, edilginleştirdiği kadın değil dinle hedeflenen. Tabii “modern”e de bunlar fasa fiso.

 

Feb 19, 2021

Dünden beri Mernissi’ye hakaret ediyorsunuz. Hanginiz okudu da o kitabı  yorum yapıyor?

Buyrun bakın referanslara size videosunu çektim. Bakın altını çize çize okumuşum. Ya siz?

On yıl önce yaptığım çalışmayı çıkardım baktım, referans isteyenler okumak boynunuzun borcu olsun. Bu yazarlar sağlam araştırmacılar. Sorun kalplerdeki örtüde. Dün, Özlem Zengin örneğinde gördük.

Kadının özgürleşmesinin önüne geçmeye çalışanların kafası binlerce yıldır aynı.

Bu kadınlar, uluslarası alanda üretim yapmış, kaynakları emek emek okumuş, incelemiş, düşünmüş kişiler. Mesela Cambrige Üniversitesi’nden, Sorbonne’dan mezun; Beyrut, Şam, Kahire’de hocalık yapmış kişiler.

Neden indirgemeye çalışıyorsunuz belki de ilk kez duyduğunuz bu kadınları!

Bu coğrafyanın kadınların olarak utanmalıyız. Özgür, tarafsız, emek verilmiş, hilafsız her birinin ömrünü verdiği yüksek nitelikli çalışmaları yapanlar, ağırlıklı Batılı kadınlar.

Schimmel’in dediği gibi “Kadın dinle hep dost ama din ona hep düşman oldu.” Dişil yan bu.

İbrahim Bahadır, Kadın Dervişler (2005) s. 16-27

Fatıma Mernissi, The Veil And The Male Elite (1991) s. 189-195

Margareth Smith, Bir Kadın Sufi Rabia (1991) s. 153-174

 

Feb 18, 2021

İbrahim Bahadır, “Alevî ve Sünnî Tekkelerinde Kadın Dervişler” adlı kitabından:

“İlk Müslümanlar olan kadın ve erkekler, ibâdetlere ve ilâhi sohbetlere birlikte katılır; kadınlar, sabah namazını Hz. Muhammed ile birlikte kıldıktan sonra örtülerine sarınarak evlerine giderdi.

Hz Muhammed, kadınların mescide gitmesine engel olunmamasını emreder; hatta, gece namazları için bile kadınlara izin verilmesini söylerdi. Hz. Ömer dönemine kadar, Mescidi Nebevî’nin kapısında, kadınlar ve erkekler, aynı kabın içine ellerini sokarak birarada abdest alırlardı.

Hatta, Hz. Muhammed, Ümmü Varaka’ya imamlık görevi vermiştir. Hem erkeklere, hem de kadınlara namaz kıldıran Varaka, bu görevi, Hz. Ömer dönemine kadar sürdürür.”

 

Feb 18, 2021

Kadının özgürleşmesi dini yadsıyarak olanaklı değil. Batılı kadınlar bizden daha duyarlı.

Bizde hangi felsefeci ilgileniyor bu konularla? Tepeden bakıyorlar. Hoş, Weil paylaşırlar; bilim kitaplarında pattadanak Tevrat ya da İncil’den paylaşımı yapan Batılıları yadsımazlar.

Bu da son olsun bugünlük:

Onsekizinci yüzyıla gelindiğinde, durum giderek kadınların aleyhine bozulmuştur. Ortodoks Sünnî anlayışa doğru yönelim sonucunda, tarikatlarda kadın, tekkenin ayrı bir yerine taşınacaktır.

Artık, edep erkânı içinde şu koşulları bulundurur tekkeler:

Kadınlar, kocalarının tarikatına girer.

Kadınlar, erkeklerle beraber sesli zikir yapamaz.

Kendi aralarında zikir için mürşidin izni gerekir.

Mürideler, şeyhin elini öpemez.

Kadınlardan, hâlife olmaz.

 

Feb 18, 2021

Bu konuda en iyisi, bilgi edinip fikir sahibi olmak. Başkalarının fikirlerine kulak asmaktan İslam ve kadın ilişkisi ne halde görülüyor. Burada çarpıtan kişilerin kazancı ne olur? Bu sorunun yanıtı belirleyicidir.

 

Feb 12, 2021

Ne örnekler var şu toplumda. Kadınların ahını almaktan korkan da yok. Ölüm döşeğinde bir kadınla konuştum az önce, gidiyor kadın ve hâlâ oğlunun borçlarının derdinde.

 

Feb 6, 2021

Neden, çocuklarımıza hitap sözcüğü olarak niteleme sıfatımızı kullandığımızı bilen var mı? Örneğin; çocuğumuza, “Annecim, sütünü içtin mi?” torunumuza “Dedem, kitap okuyalım mı?” gibi.

Ben çok araştırdım ama bulamadım. Yabancıları şok eden bir gelenek ve açıklaması çok zor. :)

“Ödevimizi yaptık” tarzı özdeşleştirmenin, bu devrin “helikopter” ebeveyni tarafından yaratılan bir dil olduğunu ve yukarıdaki tutumdan köken olarak ayrı olduğunu düşünüyorum.

Sözünü ettiğim hitap biçimi yeni değil, dedem kullanırdı örneğin.

Çocukları ezen, kafalarını karıştıran bir durum olduğunu iddia etmek bence yerinde değil. Çocuk “ben” sözcüğünün kullanımıyla travmatize olurdu, o işler öyle kolay olsa. Herkes kendine “ben” diyor ve uzlaşım var! Bu kargaşadan hüngür hüngür ağlayan çocuklar var.

RT – Sevgi ve minnet yüklü bir kullanım olduğu sezgisi daha ağır bende. Düşünmelerimde şu kadar ilerleyebildim: Çocuk doğunca, akrabalarını sıfatlandırır. Bizim dil yapımızda özne yüklemdedir. Örneğin, “gittim” gibi. “Annem” beni anne yapan canpârem, sevgi yüklü.

Nasıl?

Şundan hareketle:

Metin Bobaroğlu’ndan duymuştum.Türkçe bir cümlede, cümlenin sonunda, yükleme belli belirsiz bitişmiş “ben” vardır: “Sinemaya gittim.”Oysa, bir İngiliz cümlesine “I” diyerek başlar: “I went to the cinema.” Fransız “Je”, Alman “İch.” Ben, sereserpe ortalıkta ve en baştadır onlarda.

Sorumluluk almakla bir ilgisi olabilir mi acaba? Ne olmuş, nasıl olmuştur da dil, özneyi cümlenin başında gerektirmiştir? Özne, özgür, özgün, özgür, özne, öznel, özsel…

Bu sözcükleri her kullanışımda, “Konserve Karşıtları Birliği”nden iki melek kulaklarımı çektikten sonra omuzlarıma oturup, ayaklarını boşlukta sallarken, hep aynı soruyu sorarlar: “Bağlantının kalıcı yanını hatırladın mı?”

Ezberden ve ezbere konuşmaları, davranışları engelleyen bezdirici bir sorumluluk. Öz kökünden bereketlenen her sözcük gibi, özne sözcüğü de, öz ile, usanmadan, yeniden kurulan her bağlantıda zenginleşecek bir sözcük.

 

Feb 4, 2021

Özlem Hanım, Konnektom projesinde kadın ve erkek beyninin farklılıkları üzerine önemli bulgulara ulaşılmadı mı?

 

Feb 1, 2021

Psikiyatr ve psikologların işi ne kadar zor! Felsefe, din, mitoloji, bilmeden, kendini çözümlemeden nasıl olacak bu iş.

“Modern insanın kesintisiz bir biçimde kutsallıktan arınması…İyi denetlenemeyen alanlarda koskoca bir mitolojik çöp yığını varlığını sürdürüyor.” M. Eliade

Freud’un Anne İmge’sini somutlaştırmasını eleştiriyor Eliade. İmgelerin kökeni, sorunu nesnesiz bir sorun! Ama sorun:) İd, ego, superego ötesinde onu kapsayıp aşan bir bilimsel anlayış. İnsan bir “tarih ve dil varlığı” bunun idraki ne önemli şey ama!

Simge ve imge çalışmak gerek.

 

Jan 21, 2021

Günümüzde, minicik oğlanların sünnet olmalarına yüklenen  anlam mide bulandırıyor.

Eğer kültürel bir olgu olarak yaşatılabilseydi, artık sessiz sedasız yapılırdı. Çünkü, savaş biçimleri değişti. Sünnetin, biri içte öteki dışta iki anlamı var.

İçsel olan, Hz. İbrahim’in Tanrı ile yaptığı antlaşmanın nişanesidir ki bu ruhtadır; sükut ederek korunur.

Eril yönelim olmasaydı özdeşlikte kalırdık; çıkış amacını unutmayacağının bir işareti. Kahramanın yolculuğa çıkış miti. Yolda oyalanmamalı.

Dışsal anlamsa, yaşamı boyunca kıyasıya savaşacak, toprağını, vatanını, kılıçla, taşla, sopayla korumak zorunda kalacak erkeğin hazırlığı; henüz bir çocukken, toplumsal aidiyet bilincinin, onurlu duruşun, cesaretin, törensel bir dışavurumudur.

Günümüzde bu değişti tabii.

Salt bedene indirgenen yaşam biçimleri, insan olmanın onuruyla örtüşmüyor. İnsan tinsel bir varlık, ama tin-ten dengesi için, bedensel olan da dışlanmamalı.

Bu anlamlar kaybedilince, sünnetin yavan, hatta tiksinti verici, hayvana bile yakışmayan bir anlamlandırması kalıyor elde.

Dişil olansa, bedende yumurta hücresinin yolculuğu gibi karanlıkta olan, derin olan, kadim bir yan. Yönetici ilke. Bu konuları çok yazdım bilirsiniz.

Komut oradan geliyor ki eril yönelim devinime geçiyor. Yumurta sperm biyolojisi üzerinden ispatlandı.

Gün, geceyle, gündüzün birlikteliğidir. Geceye ışık tutarak eşitlenmeye çalışmak gecenin altını oyan, pek eril bir tutum. Eril yönelim, niyetinden saparsa ziyanda oluruz hep birlikte.

Kızlarımıza regl olduklarında utanmamayı öğretmeli, kadın olmanın onurunu hissettirebilmeliyiz.

Onu arsızca ifşa ederek değil. Zira bu, geceyi gündüze özendirmeye çalışmaktır; oysa gece, gece olmanın kıymetini bilmeli, ki bunu ancak gündüz olduğunda, günün hakkını bir ayağını gecede tutarak yapabilir.

Saklamak bir uçsa, ifşa etmek de diğer uçtur; neden savrulalım!

Konu heteronormativitenin bugün geldiği bağlamı da kapsayan derin bir konu.

Her kadın, kadın olmanın onurunu kendi tinsel gerçekliğinde temellendirmeli.

Dünyanın, dişil olanın saldırgan olmayan, sağlam, kararlı duruşuna ihtiyacı var. “Ben yaptım oldu”ya kurban edilmemeli.

 

Jan 15, 2021

Annen defnedilirken, kızın usulca koluna giriyor; bilge dişil yan bir yandan ayrılırken, diğer yandan o zarif temasta tekrar doğuyor. Kadim olanda değişen yalnızca sıralama, ve sen sıranı şimdi bilgece kabulleniyorsun.

En çok didiştiğim, böylece geliştiğim ilişkim…

 

Jan 14, 2021

O durumda bile dışsal kalır, çünkü dişil yandan >eril eyleme, “gaye” gerektiği için, potansiyelin tetikleyicisi zorunlu oluyor. Bunun yumurta hücresinin tarihselliğiyle alakası var. Şu yazıda biraz değinmiştim.

 

Jan 13, 2021

Erkekler, kadınların tişörtlerini koklayarak ovulasyon dönemini saptayabiliyor; kadınlar kendi genleriyle benzer genlere sahip olmayan erkekleri seçiyor ki bebeğin evrim basamağında şansı yükselsin. Bunları biliyorduk fakat şu yeni:

Yumurta hücresi, boşalmayı takiben atılan yüz milyonlarca spermden hangi spermin döllenmeyi sağlayacağına karar veriyor. Seçtiği sperme, salgıladığı cazip kimyasallardan oluşan bir patika oluşturuyor. Dişil yanımız devinimi başlatıyor, eril yan görevi ifa ediyor. Düşünme de böyle.