felsefe

Ana Sayfa/Tag: felsefe

3 KÜS KARDEŞ

Felsefe Bilim ve Din Gülgün Türkoğlu Pagy Siyah Kitap Parçalara bölüp indirgeyerek düşünmenin ve eylemenin sınırına geldik sayılır. Bu hızla üremeye ve tüketmeye devam etmemiz artık olanaklı görünmüyor. Kendimize, çevremize duyduğumuz derin yabancılaşma nedeniyle neredeyse delilik sınırında yaşıyoruz. Oysa, kadim öğretilerin, kutsal metinlerin anlattığı Birlik, felsefe tarafından sınandı. Bahsedilen Birlik’e ulaşan her bireyin bir özbilinç varlığı olarak, duyguda sevgi, hazda kutsanmışlık yaşadığı sonucuna vardı felsefe. Evrenimizin, hem hologram hem de [...]

2021-03-25T14:14:53+00:00Temmuz 15th, 2020|Kitaplar|

Tate Exchange: Sanat nedir? Sanatçı kimdir?

  “Sanat güzelliği, tinden doğmuş ve yeniden doğmuş güzelliktir.” Bu cümleyi ilk okuduğumda, çeviri hatası olduğunu düşünmüş, orijinaline bakma gereksinimi duymuştum. Çeviri hatası yoktu. Anlayışım yetersizdi. Ne demek istiyordu bu cümle? Sanat, din, felsefe, şu Tin olmadan olanaklı olmuyordu! Neydi bu Tin? Tinin ne olduğu ile ilgili kavrayışımda bir sorun vardı. Geist, Psükhe/Pneuma kavram çalışmalarımı derinleştirdikçe, gelişigüzel çevirilerde, Tin’in, ruh olarak karşılanarak, anlamının büyük ölçüde indirgendiğini gördüm. En yakın örtüşme [...]

2021-03-25T14:55:25+00:00Nisan 29th, 2020|Sanat, Yazılar|

Avrupa’dan gelen Müslümanlık

Perspektifin tarihini inceleyenler bilirler; çağımızda, ortaokul öğrencisinden uygulaması beklenilen perspektif bilgisi, örneğin; Helenistik dönemde, sanatçılar tarafından bile bilinmeyen bir şeydi. Basit bir şeyden söz ediyorum: Yanlarında, sokak lambalarının düzenli olarak dizildiği bir sokağı resmedeceksek, sokağın bize yakın tarafındaki direklerin boyuyla, uzakta kalanların boyunun aynı olmayacağını biliriz. Resme, bir derinlik duygusu veririz bu bilgiyle. Klasik dönem sanatçısının, bunu, çalışmasına aktarabilmesi olanaklı değildi. Gombrich’in “Sanatın Öyküsü” isimli kitabını henüz okumadıysanız mutlaka okuyun. [...]

2021-03-25T15:06:47+00:00Nisan 28th, 2020|Sanat, Yazılar|

Hegel Felsefesi Işığında Dişil ve Eril

Yumurtanın sperm tarafından döllenmesiyle oluşan zigot cinsiyetsizdir. Bedende erkek ve kadın olarak dışsallaşan cinsiyet dikotomisi, döllenmeyle, yine, öncülleri zigottaki gibi cinsiyetsiz bir evreye girer. Yumurta hücresi, her bireyin anneannesinin, annesine hamileliğinin ortalarından itibaren oradadır. Yumurta hücresi, sperme nazaran kadimdir; hiç ışık görmemiştir, görmeyecektir; döllenmeyle oluşan yaşamın devamını sağlayacak özkaynağa sahiptir; mekanını terk etmez. Sperm, ortadan kaldırılmış olarak onda içkin X kromozomuna ulaşmak için, bu hedefçe konulan zorlu koşulları (vajinal ortam) [...]

2021-03-25T16:24:08+00:00Nisan 27th, 2020|Kadın, Yazılar|

Mitler ve Dinin Anlattığı Kadın Simgeselliği

Batılı düşünce, “Judeo-Christian” kökleriyle, dünya sanatına ve felsefesine yön vermiştir. Mitler ve dinlerin, bilincin gelişim basamaklarının anlaşılmasındaki en önemli araçlardan olduğu, Batılı aydınlarca, bizdeki gibi yadsınmamıştır. Mistik anlayışın kaynağının nefste olduğunun bilinciyle, dinlerde “kadın” ile anlatılmak istenilenin, kısa bir simgesel çözümlemesini, dört kitap üzerinden, İslâm perspektifiyle yapmaya çalışacağım. Yerim dar, yorumlardan bir yorumla ve sadece ana hatlara dokunabilirim. Günümüzde, mitler ve dinler, güncellikleri olmayan, masalımsı, muğlak,  anlatımlar olarak kabul görürler. [...]

2021-03-25T16:30:16+00:00Nisan 26th, 2020|Kadın, Yazılar|

Hepsi aynı takımdan: yalnızlık, ölüm, dürüstlük ve dostluk

Her şeye katlanır da insan, kendine katlanamaz. Tanımadığı biriyle başbaşa kalır; kendi ile kalamaz. Yalnızlık korkusu denilmiştir bunun adına. Yalnızlık korkusu, değil hakkında tartışılması, cümlede geçmesinden bile rahatsızlık duyulan bir düşmandır. Bireylerarası ilişkilerde, değinilmeyerek gözetilen bir sözsüz hukuk içeriğidir. Yalnızlık, yaşamı etrafında örgütleyen güçlü duygulardan biridir; çünkü, ölmeye yazgılıdır insan. Yalnızlık, ölümü çağrıştırır. Sürekli kaçtığımız, yüzleşmeye hazır olmadığımız ve ne hazindir ki, olacağından emin olduğumuz tek olay. Bu nedenle, yalnız [...]

2021-03-25T16:32:34+00:00Nisan 26th, 2020|Yaşam, Yazılar|

Ütü ile ev ısıtanlar

Astronomi, en eski bilimlerdendir, psikoloji ise en genç bilimlerden. Kendinden en uzakta olanı merak eden insanın, kendi ruhsallığına sıra çok sonra gelmiştir. Bir akıl, ruh ve beden varlığı olarak insan, “dışarıda” olanı bilmek, bu bilgi üzerinden yaşamını düzenlemek ister. Kimliğin yapılandırılması, refahın elde edilmesi yolunda harcanan çabaya karşın; kişinin, huzurlu, kendinden râzı bir yaşam sürdürdüğünü söylemek kolay değildir. Sıkça, derin bir boşluk, anlamsızlık düşünce ve duygusu eşlik eder yaşantıya. İnsan, [...]

2021-03-25T16:34:10+00:00Nisan 26th, 2020|Yaşam, Yazılar|

Hey gidi Ekşi Sözlük, hey!

Avrupa’da, özgün, küçük restoranlar vardır, en fazla on masaya servis yapan. Çeyrek asır sonra da gitseniz masa sayısının ve damağınızda kalan lezzetin değişmediğini deneyimlersiniz. Türkiye’de, işini hem düzgün hem de özgün yapan bu tür küçük restoranlar, birkaç yıl içinde hızla büyürler. Özgün lezzet sıradanlaşır; işletme sahibinin müşterisiyle kurduğu özenli, samimi iletişim yerini aceleci, mekanik bir servise bırakır; dekorasyonun otantik ögeleri hızla plastik bir görünüm kazanır. Bunun dışına düşen bir işletme [...]

2021-03-26T05:44:34+00:00Nisan 22nd, 2020|Yaşam, Yazılar|

Ölüm ve Sonsuzluk

Büyük bilge, matematikçi, sanatçı, notaların kâşifi, mistik, metafizikçi Pisagor’un; insanın yarım bir elma olarak doğduğundan ve yaşamın, elmanın öteki yarısı olacak Dost’u aramakla geçtiğinden dem vurduğu, anlatılır. Öyle bir yarımlık duygusu ki, dünyasal hiçbir tatmin onu yok edemesin; öylesine güçlü. Bazı şeylerin eksik olduğunu, kesintisiz sezdiğimiz; öleceğimizdense emin olduğumuz bir yaşam. Deliliğe davetiye. Tamamlanmaya çalışmak, ne olduğunu bilmediğimiz bu eksik yanın yönetiminde bir duygudur âdetâ. “Bu da değil”i motto edinmiş [...]

2021-03-27T12:23:50+00:00Nisan 21st, 2020|Yaşam, Yazılar|

Türk Solu’na anahtar

“Türk Solu’nun açamadığı kilit” başlıklı yazım çok okundu, çok tartışıldı. Doğrudan insanın özüne işaret ettiğim bu yazıyla, neden başka grupları değil de solcuları mahkum ettiğim soruldu. Yanıt çok basit: Sol özünde, ezilenin, sömürülenin, mağdurun yanında olduğu için; yaşamını sağlayabilmek için emeğinden başka bir şeyi olmayanların haklarını örgütlü bir biçimde savunan bir dünya görüşü olduğu için. Konu politika olunca, başka alanlarda maceracı okur bile kilitlenip kalıyor. Politik görüşümüz, çoğumuz için tuttuğumuz [...]

2021-03-26T07:36:27+00:00Nisan 14th, 2020|Politika, Yazılar|