Dec 31, 2018

Aktif ateizm ile pasif ateizm arasında sağlam bir fark var, hakkı verilmeli. Örneğin ben, henüz aktif bir ateist ile tanışmadım. O ciddi bir emekçidir.

Felsefe tarihi, varlık felsefesi, dinler tarihi, din felsefesi, sosyoloji, psikoloji, mitoloji, bilim felsefesi ve daha pek çok alanda binlerce kitabı okumuş, derinlemesine düşünmüş kişidir. Kısacası, neyi reddettiğini derinlemesine kavramıştır.

Microsoft, Temmuz 2017’de 200 MB veriyi sentetik DNA’ya depoladığını açıkladı. Firma, on milyon sentetik DNA iplikçiğini, Twist Bioscience isimli şirketten satın almıştı. İki yüz MB veri, bir kurşun kalemin ucu kadar bir alanda depolanabilmişti bu sayede.

Yadsıma her zaman iyidir diye düşünüyorum. Gençler önce yadsımalı öğretilenleri.

 

Dec 30, 2018

“Bir önceki paylaşımımda Martin Luther ve Rönesans ile ilgili olarak Yavuz’dan bahsetmiştim. Martin Luther’in 95 tezini kilisenin duvarına çaktığı tarih 1517.

1517’de Yavuz Ridaniye’de Memlukluleri yener ve sonrasında Sünni Eşari ekolun temsilcilerini İstanbul’a getirtir.

Demem o ki varlık: toplumların tini olarak da faaldir. Osmanlı’nın yönünü doğuya çevirmesi ile Avrupanın Rönesans çağına girmesi tesadüf değil insanlığın ortak tininin el değiştirmesidir.

Rönesans ile bizden çıkmıştır o “tin” ya da bir başka deyişle Tanrı’nın “Alim esması”.

Sadece Mustafa Kemâl’in devrimleri süresince ve özellikle de kadınlara seçme ve seçilme hakkı tanıdığı süreçte geri dönmüş sonra yeniden elden  kaçıp gitmiştir.

Bunu şuna benzetelim : çok sesli müzik dinleyen bir zihin ile müziksiz bir zihnin üretimleri aynı değerde olamaz.

Daha açık ifade ile korkutulmuş ve sınırlandırılmış bir zihin ile motor üretemezsiniz, uzay aracı üretemezsiniz. Çok basit gibi gözükür ama kendi kendini regüle eden buzdolabı gibi sibernetik bir cihaz bile üretemezsiniz. Bırak üretmeyi hayâl bile edemezsiniz.

Düşün aletlerinizin eksikliği buna izin vermez.

Buna da örnek vereyim; Amazon Ormanlarında  uygarlıktan uzak kalmış neredeyse taş devrinde yaşayan bir kabile bulundu geçtiğimiz yıllarda. O kabile insanlık tarihi boyunca, ihtiyaçları ile doğa yeterince çelişmediği-çatışmadığı için ilerleyememiştir işte yukarıda bahsettiğim nedenle.

El-beyin diyalektiği öyle ilginçtir ki ; çok sesli (polifonik) kilise koral müziğin ortaya çıkışı da Rönesans ve hatta doğrudan Martin Luther ile ilgilidir. (Hadi ateyizler bunu da açıklasın)

Şimdi bir çok aydın ve hatta akademisyen;  “Köy Enstitülerinde neden piyano, mandolin, keman, batı enstrümanları çalındı ?” diye güyâ eleştiride bulunuyorlar. Söyleyeyim : maksat batı müziği yapmak değildi.

Maksat çok sesli müzik ile zihni çoklu, farklı ama eşzamanlı ve armonik (uyumlu) davranarak düşünme konusunda eğitmekti. Bu ister Batı Müziği olsun ister Türk Müziği olsun farketmez.

İşte Atatürk bu anlamda da gerçek bir dahidir. Ruhu şad olsun.

Sevgilerle

Sinan Yüksel Gülsoy”

 

Dec 25, 2018

Çevresindekilere sürekli olarak iyilik yapan insanlar vardır; özellikle kendisine benzeyenlere yapılmaktadır bu iyilik. İyilik yapmak başkalarının yaşantısını kontrol edebilme olanağını doğuracağı için; tercihli iyilikte cesaret, eksik olandır.

Benimle çok iyi olan bir insana, başkaları ile nasıl olduğundan bağımsız bir karne vermek etik midir? Tercihli iyilik hâli, fayda olgusunu barındırır; bu nedenle de kötülükten net bir biçimde ayrılmış değildir.

İyilik bir tamlık durumudur, haz duygusunun olumlanması demek değildir. Kötü, evrimini henüz tamamlamamış, kemaline henüz ulaşamamış yarım iyilik hâlidir. İrade/istenç kötü olanı isteyemez, kendisi için iyi olanı ister. Kötü olan da, kendisi için iyi olanı ister.

Felsefi olarak kötülük ilk etapta iyilik ile bağıntılıdır. İçsel, zorunlu bağlantıları nedeni ile kötülük var olmak zorundadır; yoksa iyilikten söz edilemezdi.

[/fusion_text]

 

Dec 24, 2018

Bu hafta biraz felsefe:)

Erek, süreci belirleyen, biçimlendiren etmendir. Platon’da diyalektik ustalık gerektiren bir yürüyüş biçimidir. “Ruhun dolaşması, varolanın yeniden ortaya çıkması, ruhun temel olana ve öze yönelmesi, hep varolanı bilmesi”olarak tanımlanan Philosophia’dır.

Günlük yaşantımızı duyusal bilincimizle sürdürürüz; duyusal yanılsamayla desek pek de yanlış olmaz. Doğada renk yoktur ama biz renk görürüz. Doğada ses yoktur biz sesler işitiriz. Görme, işitme, koklama gerçekte beynimizde olmaktadır.

 

Dec 16, 2018

Başarma duygusunun kibir yaratma riski çok büyük. Satrancı Urefa’da en son kibirden ta en başa geri dönersin ya. Arka planı Vucud-mevcud; varlık-varoluş olan geniş fotoda tehlike olan uğraklara atıf yapmış: Tehlikeler hep tek tehlike, henüz güdük “tikel ben”

 

Dec 16, 2018

Burada bireysel kaprislerden, olumsal olandan, tikel istekten arınmış olması şart olan “süreç” vurgusu var. Akibet son ama “izleyen” son. Akap kökü ile etimolojisinde “topuk” bağıntısı da var. Topuk ayağı izler, ayak beyni… Hedefe odaklanmak bir süreç ama başarılması çok zor.

 

Dec 15, 2018

Felsefe ile ilgilenenlerin yakından bildiği gibi manava gidip “meyve” alamazsınız, o ya da bu meyve olmak zorundadır; elma ya da şeftali fakat asla “meyve”nin kendisi değil. Meyve sözcüğü bir soyutlamadır, kavramdır.

Toplumumuzda bu tür şeyleri düşünmek boş işler olarak görülür; felsefe ise boş işlerin şahı. Soyutlama yetisi, duyu organlarımıza çarpan bilgiden hareketle düşünme kolaylığına izin vermediği için belirli bir eğitim gerektirir.

Örneğin adaletin nerede korunduğu sorusuna yanıt olarak bir çoğumuz adalet saraylarına işaret edecektir; duyu organlarımıza çarpana.

Soyutlama yetisi gelişkin toplumlardır bilimi ve sanatı üreten. Bilimde ileri; sanatça zengin; insan haklarının, hatta hayvan haklarının korunduğu gelişmiş toplumlarda kaldırımın bir çizgi ile belirtilmiş olması, ve bunun bir uygulama olarak hayatta kalabilmesi tesadüf değildir.

Kaldırımın kendisi orada olmasa da çizginin üzerine park eden sürücüye rastlanmaz. Yakalanmayacağından emin olduğu halde, yasanın kendisi orada olmasa da, suç işlemek yerine yasaya uygun davranan insan örneğinde olduğu gibi.

Oysa bizde, kaldırımlara park eden araçlar, hemen hemen kırk beş derecelik açılar yaparak, ve bu yapılamasın diye giderek yükseltilen kaldırımlara inat, neredeyse yer çekimini yenerek “duvara” park edilir.

Park yeri yoktur o ayrı mesele. :)

 

Dec 5, 2018

Soyut, boş bir içerik değil kuşkusuz. Tikel bilinci oraya ulaştıran araç din; ne yaptı, nasıl yaptının bilince getirilmesi felsefe.

Bu bağlamda hedefe ulaşanın kapsama alanı artıyor. Hegel’i seviyorum “Tin kendi üretimin değilse felsefe ile ne anlatıyorsun?” ayarı veriyor hep.

 

Nov 14, 2018

“Çoğunluğun sanılarını incelemek gereksiz, çünkü onlar her konuda, özellikle mutluluk konusunda ileri geri konuşurlar. Nitekim, bir temellendirmeye değil, bir duygulanıma gerek duyan kişiler için uslamlamaya başvurmak anlamsız.” Aristoteles

Bunu okuduğumuzda kendimizi hangi gruptan görüyoruz, hakikatte hangisindeyiz?

İkisi örtüşüyorsa bu iyi; örtüşmüyorsa daha iyi.

 

Nov 12, 2018

Çok güzel söylediniz. Bu nedenle okuduklarımızın üç boyut alması önemli. Anlam bizden gelecek kuşkusuz. Benim tecrübem, felsefeye hakim olunmadıkça bilgi biriktirmek boş iş Felsefe de Sokrates’in uyardığı gibi ölüm istiyor. Fikirlerin ölümü

 

Nov 12, 2018

Alışılagelen aydın ve entelektüel tanımlarının da ötesine geçilmesi gerektiğini düşünüyorum. Kullanımdaki tanımlar insanın bütünselliğini, ötekiyle olan ilişkisini hakkıyla veremeyen tanımlar.

Bu bizi yeni bir entelektüel tanımına getirir mi? İçini doldurmakta zorlandığımız bu iki kavram, kendi kültürümüzün zenginliği de ihmal edilmeden yeniden ele alınabilir mi?

Bir entelektüel bile olsa, bu tür bir yol göstericinin fikirlerinden devşirdiğimizle yetinebilir miyiz, yoksa yaşam felsefesinden, ethosundan da anlam kotarabilmek bir hak olarak talep edilmeli midir? Konu oldukça derin.

Tekrar genç olsam entelektüel bir yaşam hedeflerdim.

Bir entelektüel, evrensel ve soyut olanı dert edinmiş olmasının yanı sıra; doğruları söylemek, rahatsızlık vermek, korkmadan konuşmak, taraf tutmadan değerlendirmeler yapabilmek, tek başına olsa da akıntılara inatla direnebilmek durumundadır.

Alan okumalarını tamamlamalı: psikoloji, din, bilim, sanat, mitoloji vb. Bu okumalar, felsefe layıkı ile yerine oturtulmadan yapılırsa anlam bütünlüğü oluşmuyor. Felsefede sorulan temel soruları dert etmek önemli bence.

 

Nov 9, 2018

Dizgesel felsefe her kıpının bir öncesini kapsamasını gerektiriyor. Her kıpı bir köşe taşı filozof. Hegel Platon ile Aristoteles’i barıştırmıştır denir.

Gerçek idealite ve realite birliği olarak kavranmadığı sürece felsefenin zihinsel öne sürümler olduğunu sanırız.

 

Nov 8, 2018

Hakikate talip olmak zor. Öznel hayal kırıklıkları zor bir konu. Vicdan yolun sonuna doğru gelişir; öncesinde yoktur.

Sokrates “felsefe yapmak ölümdür” der; sufiler de: “ölmeden önce ölmek gerek”

 

Nov 8, 2018

Diyalektik oldukça popüler bir kelime, kullanması havalı, anlaması, hele hele uygulaması çok zor. Kuşku demek çünkü. Peşinizi bırakmaz. Mantık örgüsünü oturtursunuz, kavramlar yerli yerindedir ama o, kendinizi bir bütün olarak kavramadığınız sürece baskı yapmaya devam eder.

İlmi tevhîd kimisine yetse de hakikatinde İnsan, kendisini bir Özbilinç varlığı olarak bilmek ister. Yoksa hep bir tamamlanamamışlık tortusu yayılır yaşama. Hegel, bu diyalektik yırtılmada kalmayı delilik olarak tanımlar; o nedenle kurgul aşamaya geçilmelidir.

Kant dürüst olduğu için delirmiştir. Bizim ise tüm oyalanmalarımız, delirmemek için. Kant’ın ruhu şâd olsun.

Erdemden delirmeyiz. Hedef olarak koyulan erdeme ulaşmanın güçlüğü delirtir. Kendimize verdiğimiz sözü tutamayız bir türlü. Hedeflenen her erdem, ulaşıldığında bir üst erdeme işaret ediyorsa diyalektik düşünce devrede demektir. Ta ki “theoria”

levvame nefs söz verir; sultani nefs işitip kaydeder. çıkış ve varış yeri bir, ayrı değil. izafiyet teorisi ile bunun nasıl olanaklı olabildiği sırrı da kalktı.

hegel, bunun anlatımını yapar yazılarında; hep bunun.

 

Nov 3, 2018

kendi doğrusu işte o nedenle.

felsefe, özellikle din felsefesi, kozmogoni, mit, rit, logos, arketipler vb bilinmeden düz mantık çıkarımların ötesine geçilmesi olanaksız. çınar ağacı var önünde o boyunun yettiği yerde gördüğü kabuk kadarını orman ve ekosistem diye anlatıyor. :)

 

Nov 1, 2018

İnsan fiziksel dünyada var olurken, aynı anda her birey kendi anlam-değer dünyasında da var olmaya devam eder.

Bu devirde (korteks artık pek kalın) içte ilk olarak zihne çarparız. Ezici çoğunluğun düşünme olarak kabul ettiği bölgeye. Başlangıçtır içinden geçilir, düzenlenmesi gerekir. Daha doğrusu yerinde kullanımını öğrenmeli.

Platon ve Aristoteles’te akıl ruhun bir yetisidir.

 

Oct 29, 2018

Siz de alemsiniz :) Gazali’yi anlamak kolay iş mi? Anlayıp hayran olmamak elde mi?Descartes ve Kant ile birebir örtüşür şüpheciliği. Felsefeyi kulaktan dolma bilenlerde vardır bu Gazali karşıtlığı. Bu ezberleri bozmamız gerek.

 

Oct 29, 2018

Sizin referanslarınız dışsal; felsefeye, uygarca tartışacak denli hakim değilsiniz. Yine de hakaret etmekten geri kalmıyorsunuz. Ben de henüz hakim değilim ama sürekli okuyup kendimi geliştirmeye çalışıyorum. Bizim felsefe hocalarımızın çoğu Hegel okumamıştır.

 

Oct 29, 2018

Size göre, bana göre üzerinden gitmek beyhude. Erdemli; bilim, sanat, felsefe alanlarında söz sahibi bir ülkenin yurttaşları olabilmekten fersah fersah uzağız. Vasat ile yetinmekten, vasat altına indik; durum hiç iyi görünmüyor.

 

Oct 23, 2018

Sorunuz süper. Tabii ki hastalanmaz. Bütünseldir, her bireyde ayrı değildir. Platon, Sokrates ve Aristoteles’te Nous kavramını incelemeden ve bunu felsefe tarihinde Hegel’e kadar takip etmeden bu konuları özellikle pozitivistlerle konuşmak boşa çaba. Bilgi yok fikir bol.

 

Oct 22, 2018

Çoğumuz huzursuzuz, bezginiz. İnsan, bilinçaltı, insanlık tarihi ve zamanın tininde yerleşik kurucu ve tanrısal bir öğe. Olayları ve olguları; tarihsel bir varlık olduğumuzu yadsırsak eksik anlarız. Tanrısallığın, öznede yerleşik potansiyelinden aman vazgeçmeyelim diye yazdım.

Haftaya, bunun öznede olanaklı yegane mecrasına ulaşmakta niçin zorlandığımızı; oysa yeniden ve ümitle ele alabileceğimizi; gerek yatay gerek dikey tarihi nasıl okuyabileceğimizi; felsefe, din tarihi, psikoloji disiplinleri çerçevesinde inceleyeceğim.

 

Oct 21, 2018

tümel tikel ve tekil tanımları farklıdır. tümele tikel ya da tekilden yansıma değil de içkin olanın dışlaşması olur. neyse çok önemli değil bunlar. bilim neden-sonuç ilişkisi gözetilmeden yapılamaz.

 

Oct 18, 2018

Evet:)

Olumsuzlama kıpısı ve kuşkuculuk uğrağı felsefede çok önemli tabii.

 

Oct 18, 2018

Olumsuzlama kıpısı felsefenin önemli uğraklarından.

 

Oct 17, 2018

Severim, samimi bir insan. Hocanın sorunu akademisyenlerimizin ortak sorunu: “Felsefe din ve sanat ile yaşantılananların ifade edilmesidir” demişti Hegel. Bu çok önemli, gerisi sen bilemedin, ben bildime filan dönüşüyor.

İmgeleme uğranmamışsa bir insanın anlatacağı ne olabilir?

 

Oct 17, 2018

RT  Yorum – Ünlü bir felsefe hocamızın twiti alttaki. Şaşırtıcı. Buldum dediği kavram felsefi olarak çok değerli, olmazsa olmaz bir kavram değil mi?

Arsız ve hadsiz modernizm ile ne ilgisi var?

Felsefe okurları lütfen yorum yapın. Çok temel bir şeyi anlamadım belki de.

Umarım.

ORİJİNAL 

 

Oct 15, 2018

Doğru düşünmek birçok psikolojik rahatsızlığın tedavisidir denir. Öyleyse, yanlış düşünüyor olabileceğimizden şüphelenmek iyi bir başlangıç olsa gerek.

Toplumsal yaşamımıza bu denli cerahat akarken payının olmadığını düşünmek lükstür.

Ezcümle: Konu yalnızca Sn. Şengör değil.

Celal Şengör kendisini realist olarak tanımlıyor; ancak, kavramla bir aşinalığı olmasa gerek. Örneğin tarihteki ilk realist filozof Platon’dur. Kavramların gerçekliğini ilkelere bağladığı için o bir realistti; duyu algılarına çarpanların gerçek olduğuna inandığı için değil.

 

Oct 8, 2018

Bazı hekimler soruyorlar: Felsefenin tıpla ne ilgisi var? Ne diyeyim! Sorun burada sanırım, doğru düşünmenin ne olduğu, daha doğrusu ne olmadığı konusunda kaygılanan çok az insan var.

Düşüncenin nesnelliğe karşı tutumu üzerine konuşabilsek ne güzel olur.

 

Oct 1, 2018

Bu hafta akıl, sofra, irade konusunu ele aldım.

McKinsey ile çalışacaklarmış. Sanki, bilgisayar ihalesini verdikleri firmayı açıklıyor. Ahlâken iflas etmiş bir güruh bu. Sizi, bir ahlaki konkordato da kurtarmaz. Firavun’dan betersiniz.

 

Sep 22, 2018

RT Yorum – Bir tanıdığım, para, Tanrı’ya en yaklaştığımız icattır der: Somut varlıkları gösterilemez ama uğrunda milyonlar ölür, her şeyi ikame etme özellikleri eşsizdir.

Bu kişi bir Marks metnindeki “para”ları “sevgi”ile değiştirerek okumuş, katılımcılar Mevlana’dan alıntı zannetmişler.

ORİJİNAL – e.cetin @emincetin_

Marks, Para yığma hırsı doymak nedir bilmez der ve Sophokles’in Antigone’deki cümlesini paylaşır: İnsanlığın hiç bir icadı para kadar kötülük saçıcı değildir. Ülkeleri harap ve yerlebir eden odur. Dessaslığı öğretir, mertliği bozar. Asil ruhları, iğrençliğin fena yoluna saptırır

 

Sep 8, 2018

Öfkelenmek ve kızmak sözcükleri yaygın olarak birbirinin yerine kullanılıyor. Oysa, bu sözcüklerin ayrımının yapılması önemlidir. Neşet ettikleri kaynak bakımından tamamen iki ayrı tepkinin tanımıdırlar.

Her şeyden önce, kızmak sözcüğünün “doğasına uygun” anlamı göz ardı edilmemelidir. Kızmak, kızarmak ısı enerjisinin artması sonucunda bir değişime uğramaktır; doğaya uygun olarak verilen tepkinin getirdiği bir sonuçtur.

Aynı şekilde “kızışmak”, çiftleşmek için bedende optimal koşulların sağlanmışlığı anlamında kullanılır.

Öfkelenmek zamana yayılmış, ego/nefs kaynaklı; kızmak ise dayanağını haktan alan anlık bir tepkidir.

Öfke duyulduğunda yansıtılan tepkide, geçmişe ait olduğu halde şimdiye aktarılan duygu durumları vardır. Bunlar bastırılmış, farkedilmemiş, yüzleşmeye hazır olunmayan ya da bir türlü çözemediğimiz olumsuz duygular olabilir.

Öfkede hep “yersiz, zamansız ve ölçüsüz” bir tepki vardır, dolayısıyla kontrolsüzdür. Hissedilen duygu adeta “kusulur”. Örneğin, trafikte yol vermeyen bir aracın sürücüsüne, bizi duyamayacağını bildiğimiz halde bağırmak, hakaret etmek, sövmek öfkeli bir insanın duygu kusmasıdır.

Öfke anında verilen tepki ile kişinin gündelik düşünce yapısı arasındaki ilişki doğrusaldır. Saldırgan, huzursuz düşüncelere sahip kişilerin, verdikleri tepkiyle neden oldukları gergin ortam; aslında, zihinlerinin,  gündelik düşüncelerinin dolaştığı ortamdan farklı değildir.

Düşünceler bedenlenmiştir, senaryo ekrana yansıtılmıştır. Başka bir deyişle başrol oyuncusuna uygun bir sahne bulunmuş, o da nazlanmadan sahneye fırlamıştır.

Öfke, kaygı kaynaklı korkunun sözcüsüdür. Bu duygular, konuk oldukları kişiye seslerini öfke aracılığı ile duyururlar.

Aslında, “lütfen bizi dinle” mesajı verilmektedir; “lütfen bizi ihmal etme, problemi çöz artık”.

İnsan anda bulunmayı başarmakta zorlanan bir varlıktır. Geçmişini içine yatırdığı tabutu sırtında bir yük, adına gelecek dediği bebeğini ise karnında bir umut olarak taşır.

 

Aug 30, 2018

Çok haklısınız. Aslında felsefenin hedefi de bu: eylem söylem birliği.

 

Aug 29, 2018

can yücel ya artık rahat uyu ya da kalk gel: aşk olmuş bu çocuk, AŞK olmuş!

uzun zamandır bu kadar anlamlı bir şey izlememiştim.

masal anlatan, mit anlatan anaların çocukları bunlar. adam farkında mı bilmem: felsefenin doruğuna çıktı, herder’e uğradı, jung’a selam çaktı. özünden konuşuyor vesselam.

ne mutlu ona; atatürk’ün hitap ettiği genç ve yurttaş, allah’ın kulu olmuş.

Arkeolog Mesut Alp | Mezopotamya Hikayeleri

Mardin müzesi arkeoloğu Mesut Alp, nasıl arkeolog olduğunu ve Mezopotamya’nın yerel hikayeleriyle mitolojilerin ilişkisini anlatıyor.

https://www.youtube.com/watch?v=-Lng07T6G6I

 

Aug 27, 2018

RT Yorum – Bu nedenle günümüzde felsefe ile ilgilenenler filozof değil felsefecidir.

Felsefeci, filozof ve bilge ayrımları gözetilmeli.

ORİJİNAL –  Sakıncalı Medrese @MuderrisSm

  • Antik felsefe metinleri, modern yapıtlarla aynı biçimde değerlendirilemez. Bir kere mevcudiyetlerini sağlamış değerler dizgesi bütünüyle farklıdır. Bu ayrımı tefrik etmek, belki metnin yazıldığı orijinal dili bilmekten daha mühimdir.

 

Aug 25, 2018

Mantık hatası: Ahlâk eylemden sonra gelir, eylemin sonucudur. Dayatmanın değil.

Bir öneri: Artık çabalamasınlar, çabanın niçin sonuç vermediğini incelesinler. Bunca çabaya yakalanamayan ahlâk ne menem bir ahlâktır?

İslâm zannedilen Arap kültürü olunca ahlâk koşarak kaçıyor.

 

Aug 1, 2018

Jung, oluşan boşluğa “ben” oturdu diyor. Hegel de “boş bir ben ki hep boşluğu onaylar ve kendisini içerikçe zengin bir düşünceden daima daha engin sayar.” çıkarımında bulunuyor. :)

 

Jul 28, 2018

Yerçekimi, merkezkaç kuvveti filan hiç değişmemiştir. Fizik sabiteleri hiç değişmez. Değişmeyen şey değişimdir felsefi bir söylem olamaz.

Zıtların değil de karşıtların birliği diyalektiktir. Bunlar önemli ayrımlar.

 

Jul 19, 2018

Hermes’in Kehanetleri çok etkileyici. Yunan Tanrısı olandan değil de Trimegistes’ten söz ediyorum. Kısa bir alıntı, bakın nasıl da bilgece:

Saf felsefe ruhsal çabadır,

Sürekli tefekkür yoluyla,

Tek-tanrı Atum’un

Hakikat Bilgisi’ne erişmek için.

 

Ama şimdi kehanette bulunarak

diyorum ki, gelecek zamanlarda

hiç kimse tek bir amaç uğruna

ve kalp temizliğiyle

felsefenin peşinde olmayacak.

 

Kıskanç ve hasis tabiatlı olanlar

engelleyeceklerdir.

İnsanın keşfetmesini

Paha biçilmez ölümsüzlük nimetini.

 

Felsefe yolunu şaşıracaktır,

Anlaşılması zorlaşacaktır.

Yozlaşmış olacaktır.

Aldatmaca görüşlerle

Büyük güçlükler içinde kalacaktır.

 

Jul 18, 2018

RT Yorum – Akıl düşünülebilir olanları düşünmekle kendisini düşünür oysa.

Tümel özbilincin doğmasına izin vermek, Logos’un zorunlu olarak kendisinden fazla bir şey olduğunu deneyimlemek demek.

Varlık, Tin ve Akıl ayrımının kurgul düşünce aracılığı ile kavranamadığı sürece bir “ayrım” olarak kalmak zorunda olduğuna seviyeli bir örnek.

Varlığın, çokbiçimli içeriksel yönü, sorgulamanın öznel ben yönünde tamamlanmasına yol açabiliyor.

ORİJİNAL – Koray Pehlivanoğlu @korayphlvglu

İslam ve Yahudilik birbirine inanılmaz benziyor

1- Oruç

2- Sünnet

3- Ölünün yıkanması

4- Zekat

5- Günlük 5 vakit  ibadet

6- Domuz eti yasağı

7- Suret çizme yasağı

8- İki din de Samilere inmiş

9- Abdest

10- Gusül

Daha var da gerisi sığmadı.

 

Jul 16, 2018

Kolay olanın çekiciliğine kapılmamış insanların emeğinin ürünlerini kullanıyoruz.

Sosyal medya, akıllı telefonlar, bilişim teknolojileri…

Kolay olanın çekiciliğine kapılmamış insanların ürettikleri, buluşları sayesinde sağlıklı kalıyor, hastalansak da iyileşiyoruz.

Kolay olanın çekiciliğine kapılmamış insanların yüzlerce yıl önce yazdığı romanlar, denemeler, felsefi kitaplar sayesinde içine düştüğümüz düşünce burgaçlarını tanıyoruz.

Yaşamımızın dokunduğu her yerde bir sistem ve o sistemi oluşturan ve ayakta tutan derin bir emek silsilesi var.

Twitter bu anlamda bir filtre, postmodern bir filtre. Açık yapıta özneyi tesis ediyoruz.

Ne kolaydı eskiden: JR mesela JR’dı kötü ve çirkindi. Bobby ise iyi dolayısı ile yakışıklı.

Kolaycılıktan beslenen kolumuzla, kolaycılığı kırbaçlamak mide bulantımızın nedeni.

Şeytan, başedemedi diye gitti sanırım.

Sue Ellen habercisiydi bu zamanların. Kıymetini bilemedik.

 

Jul 9, 2018

RT Yorum – “İyi yazar” kimdir? Tartışmalı bu konuyu.

Duyguyu en derininde, düşünceyi de doruğunda kavrayabilmek önemli diye düşünüyorum. Kelime kullanımlarındaki ekonomi yazının felsefi, edebi vs biçimini veriyor.

Yataya yayılabildikçe yayılan bir duygu tekrarcılığı yazarlık mıdır?

ORİJİNAL – bahadır özgür @bahadir_ozgr

Ahmet Ümit: “İyi yazarlar politik görüşlerini eserlerine yansıtmaz; Dostoyevski, Charles Dickens ve Balzac gibi.” Suç ve Cezayı, İki Şehrin Hikayesi’ni ne de olsa kimse okumuyor değil mi?

 

Jul 2, 2018

Keskin bir ayrıma geldik :)

O aracın aynı zamanda amaç (yetkinleşme) olmaması durumunda yarım demokrasi, içi boş kavramlar vb bir dünya yaratıyoruz.

Batı felsefede doruğa çıkabildiği için hemen her alanda öncü.

Bence en çok düşünmeye ihtiyacımız var.

 

Jul 2, 2018

özdeşlik ve ayrım, ayrı kılınmış değil yalnızca dolaylı kılınmışlıktıra kadar gelen ciddi bir felsefi süreç var burada. düşüncede bunun takibi kavramsal düşünmeye varıyor. bu tinsellikte, bedende benzer süreçleri izliyor. analitik yaklaşım enstalasyon sanatı gibi ilerliyor; +

 

Jul 2, 2018

İşte bilgi olarak (raw data-info) var, işlenmemiş ama fikir bildiriyor sürekli.

Felsefi, tarihsel, antropolojik vb süreçleri bilmiyor (Kontçu yaklaşım) ama çok emin yazıyor. Düşünce henüz kendine dönmemiş.

 

Jul 2, 2018

Süreç olarak benzer: kapsayarak aşma. İşte tam da bu nedenle din bilim sanat değerlendirmeleri düşüncenin geldiği aşamayı gösteren duraklar oluyor. Düşünme yetimize (alet) kullanma becerimize işaret ediyor.

Tanrı şehrin kanalizasyonudur gibi bir şey söyler Hegel.

 

Jul 2, 2018

Önem atfetmek zihnin bir tutumu, yetkinleşmek ise ontolojik.

Çocuğun büyüdüğü gibi düşünce de büyür ama yetişkin dönüp bebeği küçümsemez çünkü bebeklik harcına katılmış ve yükseltgenmiştir.

Düşüncede de aynı süreç var; yetkin düşünce geçtiği aşamaları tanır, yadsımaz.

 

Jul 2, 2018

Örneğin güzel. O girdaba kendini bırakmak zihni terk etmek oluyor. Düşünmenin ciddi bir iş olması zaten girdabın şiddetine uğramışlık demek oluyor. Girdaptaki diğerine yeni bir şey söyleyemez, girdaba atlamayanı ise cesaretlendirir.

Girdaptan çıkan ise sürece vakıftır. Bilen bilinen bilinç.

 

Jul 2, 2018

emin olmak özbilinç sahibi olmak anlamında, özbilinç önüne çıkan her şeyi kendisini besleyecek malzeme olarak kullanıp sonuçta kendisini inşa ediyor. enerjisini kuşkudan alan bir süreç bu sözünü ettiğim. kuşkuculuk aşaması hani şu kant’ın filan delirdiği yer.

 

Jul 2, 2018

olur mu canım bir meyve ağacı meyve verdiğinde yetkinliğine ulaşmış olur. beden ürediğinde yetkinliğe ulaşmış olur. doğa bunun en kolaylıkla görüldüğü alan çünkü determinasyon alanı.

ama konu nesnel tin alanına geldiğinde konu sanki birden keyfileşebilirmiş gibi düşünülüyor.

 

Jun 14, 2018

Papa’nın elinden tâcını alıp kendi kafasına koymak suretiyle, iradenin artık bireyde olduğunu cihana ilan eden Napoleon da saçmalamıştı gider ayak.

Koltuğu bırakmamak için seçimi sandıkta bitirmeye çalıştıklarına bir kez daha şahit olduk o videoyla.

Sıradan bir insan gidemiyor, bırakamıyor işte; özellikle “tek adam” konumuna gelmişse.

Olumsuz yanlarını görmeye, olumsuz yanlar yaratmaya devam edin istediğiniz kadar.  Lakin, Atatürk’ün farklı bir kumaştan dokunduğu bir hakikat ve o nedenle dirimli.

Sultan, halife olabileceği halde; üniformasını çıkarmayabileceği halde; ölünceye dek koltukta kalabileceği halde buna tenezzül etmedi.

Nefsine boyun eğmeyen yasaya, ilkeye boyun eğemez. Daha da vahimi yasayı, ilkeyi, normu önüne koysan da tanımaz.

İçte tanınmayanın dışarıda varlığı yoktur (akıl-geometri).

Platon’un Akademisinde boşuna“Geometri bilmeyen giremez” yazmıyordu. Kastedilen, düşünme seviyesine yükselmiş olandı. Özel eğitim gerikiyor bunun için.

Atatürk ilk boş vaktinde geometri kitabı yazmıştı. Üçgen, açı ortay vb sözcüklerin fikir babasıdır o güzel adam.

Boş vakti çok olduğundan değil, ilk boş vaktinde.

Hegel Tinin Görüngübilimi’nde Napoleon için “Tanrısal tecelli” der.

İki bakımdan erken konuşmuştu…

 

May 25, 2018

Tanrı’nın olmadığını düşünmek, aslında düşünemediğimizi gösterir. Felsefede ciddiye alınmaz ateistlik, çocuksu bulunur.

Allah konusuna gelince inananlar ve inanmayanlar var kuşkusuz; buraları geçip Allah’ı bilmek lazım. Yoksa bütün çaba boşuna. Din ne işe yarar yoksa.

 

May 24, 2018

Yaratmayız keşfeder ya da hatırlarız (Platon) denmesi bu gibi nedenlere dayanıyor. Konu çok derin ve müthiş zevkli. jung okuyorum şimdi “fiziksel varoluş çıkarsamadır (interference), varolmanın sadece fiziksel olduğu varsayımı gülünç bir önyargıdır” diyor. Düşünecek çok şey var.

 

Apr 16, 2018

Şunu becerebilsek, önümüzde engel kalmaz:

“Her geçen gün daha çok ikna oluyorum; kuramsal çalışma dünyada, pratik çalışmadan daha çok şey yaratmaktadır. Bir defa tasavvur uygarlığı devrimcileştirilince hakikat buna dayanamaz.”

Hegel’in, Niethammer’e yazdığı mektuptan.

Çok sonra Engels de benzer şeyler söyleyecekti. Hegel’i anlamak kolay bir iş değil. Takip eden filozoflar, adamda bir paragraf.

Yukarıdaki alıntı Doğan Göçmen’in “Modern Felsefe” kitabından.

 

Apr 5, 2018

Varlık, Birlik vb felsefi kavramlar üzerine hiç düşünülmemiş olması ateist ile dinci bilincin ortak noktalarıdır. Eksik anlayış, eksik iş demektir. Politika, gazetecilik, hekimlik fark etmez. Özellikle bilim sevdalılarının bu yazımı ve yazıda verdiğim linki okumalarını öneririm.

Kavramlarımız öksüz. Örneğin, metafizik gerçek olmayan konular anlamına geliyor birçoğumuz için. Gerçek, nesnel, somut kelimeleri yalnızca duyu algısı ile algılanabilir anlamında kullanılıyor. Oysa duyusal algılarımıza konu edebildiklerimiz, felsefede bir paragraftır.

 

Mar 6, 2018

Günümüzde Zizek’inki gibi çok yetersiz felsefe girişimleri var. Filozof yok. Tözün dağıldığını düşünen bir grup var. Erdem konusu unutulmuş.

Tıpkı din olgusunun, içi boş tekrarlara indirgendiği gibi.

Bizde, büyük bir potansiyel var. Şahsen ben merakla bekliyorum. Umutluyum.

 

Mar 1, 2018

Sorun tam da orada: Acıyı biz çekmedik. Düşünceyi kendimiz için en baştan yapılandırabilmeliyiz. Yoksa her şey dışsal kalıyor, felsefe de kavram kavgası haline geliyor. Başımızı yastığımıza her koyduğumuzda kendimizle hesaplaşıyorsak, neden yalan söyledim vs işte MS 150’deyiz. :)

 

Mar 1, 2018

Bunların hepsi incelenmeli emek verilmeli diyorum aksine. Ondan sonra dinin ne olduğu konuşulabilir.

Ben insana inanan bir görüşü benimsiyorum. İnsanın kendisi ile dürüst olabilme kapasitesine. “Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz hem din hem felsefe mottom.“

 

Mar 1, 2018

siz belki de yazıyı okumadan yorum yaptınız. kurumsal olan bir şey değil din, kişinin kendisine dönmesi ile ilgili. felsefi olarak varlık ve birlik bölünemez olandır, dolayısı ile din reddedilmesi olanaklı bir şey değildir. bu özsel bilginin eksikliği cehalet.

 

Feb 17, 2018

Daryush Shayegan’ın “Melez Bilinç” kitabından kısa bir alıntı yapacağım. Hâlâ aynı problemle uğraşıyoruz. Yazık.

“Nasır-ı Hüsrev (11. yy) fukahaya Karşı iddianamesinde şöyle der: ‘Eğer bunlar ilâhiyatçı ise, o zaman Şeytan da ilâhiyatçının feriştahıdır.

Şu sözde âlimler mahlukatın ilmine sahip olanlara iman düşmanı muamelesi yaptılar…

Horasan’da Kutsal Ruh’un ürünü olan ezeli dinin ilmi ile felsefeye dayanan mahlukat ilmini bir araya getirecek kimse kalmadı; zira o sözde âlimlerin gözünde felsefe hayvanat derekesine düşmüştür.

Halbuki bu kimselerin yanlışıyla, asıl İslam dini bir horgörü konusu haline geldi.

O sözde âlimler felsefenin iman düşmanı olduğunu ileri sürdüler, onların yüzünden de bu ülkede artık ne din kaldı, ne felsefe.’”

 

Jan 25, 2018

Pozitivizm haddini bilmekte zorlanan anlayışlar yeşertti. Felsefe ile ilgilenmeyen, kitap okumayan yine de her konuda fikri olan nesiller yarattı.

İçinde yaşadığı toplumla bağları kopmuş (anlamaya çalışmak bağ kurmaktır), kötümser, mızmız anlayışa; kapitalizm ile pompalanan Süpermen, Örümcek Adam mitleri kifayetsiz kalmış gibi görünüyor; zihinsel tasarımlarla olmuyor.

Pozitivizm canımıza okudu

http://www.gulgunturkoglupagy.com/pozitivizm-canimiza-okudu/

 

Jan 14, 2018

Üniversite (Universalis) Evrensel olanla ilgilenir. Evrensele kendi dilinde, eğer gerekirse yabancı dilde ulaşır. Araç değil “amaç” vurgulanması gereken. Tweette o nedenle sistem üretmeyeni kusmalı dedim. Olması gerekene göre değil de olana göre pozisyon almak yanlıştır.