Yazılar

Ana Sayfa/Yazılar

Dil ve Bilinç

Dilin, insanla ilişkisi organik bir ilişkidir; insanla yaşar ve gelişir. Dil birliği, ulusal duyguların oluşmasında önemli bir rol oynar ve nihayetinde tarih bilincinin oluşumu için özsel bir öğedir. Dil, aynı zamanda bir toplumun onurudur. Bilinç düzeyinin bir göstergesi olduğundan, kavram içeriklerinin zenginleştirilmesi, yabancı sözcüklerin ayıklanması önemli bir çabadır. Dilin, kültür üzerindeki etkisi, bir dilin içeriğinin zayıflatılması, dolayısı ile ulusal hislerin, ortak tarih bilincinin de zayıflatılmasına yönelik bir çaba biçiminde olabilir. [...]

2021-03-26T05:40:54+00:00Nisan 24th, 2020|Yaşam, Yazılar|

Çalma kapımı sevdiceğim, artık açamam

Hem yalnız, hem de yorgun olmak; hem son bahar olsa gerek, hem de sonbahar. Bu artık son baharsa eğer, içinden geçilecek olan ilkbahar da olsa kime çare! Bir gül fidanının, yaşamı boyunca verdiği yüzlerce gülden, sonuncusu olmak gibi, yalnız olmak, hemi de yorgun. Son yaprağı dökülünceye kadar konuşan, kendine dair anlatacakları olan ve o son yaprakla ebedi sessizliğe bürünen bir beden. Gül vermeden kaç yıl yaşar ki gül fidanı, yaşasa [...]

2021-03-26T05:41:34+00:00Nisan 24th, 2020|Yaşam, Yazılar|

Bu gelen, ilkbahar değil

Sizin bayım, her mevsiminiz tam da kendi mi? Yoksa, bir sonbaharı son olarak yaşamayana, nasıl ilk ola ki bir bahar diye merak edenlerden misiniz? “Winter is coming.” Uyarmadılar diyemeyiz. Yüz yıl sürdü mü hiç karanlık kışınız? Mekânı bir satıh  zamanı vehim olan, muşamba dekor dünyaya dönmenize izin verilmeyen bir kış. Akrep, nokta nokta ruhunuzu soktu diye, mevsimden mevsime girdiniz mi böylece? Burnunuz değdi mi burnuna yokun? Bir bahar akşamı hiç [...]

2021-03-26T05:42:18+00:00Nisan 24th, 2020|Yaşam, Yazılar|

Aşka ne zaman sıra gelecek?

Ah be bülbül! Çekilecek çile midir seninki? Ne olur da bitmek bilmez şu nağmen? Bugün, gül olmaya bir özensene! Hayrân eden kendine; hoş kokulu, kadife dokulu, güzel bir gül. Kınasınlar. Aldırma! Arzu ettiğin, eksiğindir. Böylece, haddi aşarak ulaşırsın haddine. Gül olmak, güzel olmak istersen, tohum olmayı kabul etmelisin evvelâ. Kara toprağa atılmak, üstü örtülmek, olmaya terk edilmek… Toprağa yağan rahmetin kendine ulaşmasını beklemek. Vakti geldiğinde, her şeyini terk etmek… Hatta, [...]

2021-03-26T05:43:48+00:00Nisan 22nd, 2020|Yaşam, Yazılar|

Hey gidi Ekşi Sözlük, hey!

Avrupa’da, özgün, küçük restoranlar vardır, en fazla on masaya servis yapan. Çeyrek asır sonra da gitseniz masa sayısının ve damağınızda kalan lezzetin değişmediğini deneyimlersiniz. Türkiye’de, işini hem düzgün hem de özgün yapan bu tür küçük restoranlar, birkaç yıl içinde hızla büyürler. Özgün lezzet sıradanlaşır; işletme sahibinin müşterisiyle kurduğu özenli, samimi iletişim yerini aceleci, mekanik bir servise bırakır; dekorasyonun otantik ögeleri hızla plastik bir görünüm kazanır. Bunun dışına düşen bir işletme [...]

2021-03-26T05:44:34+00:00Nisan 22nd, 2020|Yaşam, Yazılar|

Osmanlıca vs Türkçe

Çeviri yapmak oldukça zor bir iş. Hakkıyla yapıldığında ise kültürlerarası aktarımları doruğa taşıyan en önemli unsurlardan. Çeviri için iki dilde de hakimiyetin yanı sıra, çevrilecek olan metnin konusuna da hakim olmak, olmazsa olmaz bir koşul. Gerek çevrilecek metnin dilini üreten kültüre aşinalık, gerekse anadilde yetkinlik gibi, yüksek nitelikte emek gerektiren bir iş. Ülkemizde, çevirmenlerin omuzlarına fazladan binen bir yük var: eski kelimeler, yeni sözcükler. Hemen her konuda, takım tutar gibi [...]

2021-03-26T05:45:42+00:00Nisan 22nd, 2020|Yaşam, Yazılar|

Ölüm ve Sonsuzluk

Büyük bilge, matematikçi, sanatçı, notaların kâşifi, mistik, metafizikçi Pisagor’un; insanın yarım bir elma olarak doğduğundan ve yaşamın, elmanın öteki yarısı olacak Dost’u aramakla geçtiğinden dem vurduğu, anlatılır. Öyle bir yarımlık duygusu ki, dünyasal hiçbir tatmin onu yok edemesin; öylesine güçlü. Bazı şeylerin eksik olduğunu, kesintisiz sezdiğimiz; öleceğimizdense emin olduğumuz bir yaşam. Deliliğe davetiye. Tamamlanmaya çalışmak, ne olduğunu bilmediğimiz bu eksik yanın yönetiminde bir duygudur âdetâ. “Bu da değil”i motto edinmiş [...]

2021-03-27T12:23:50+00:00Nisan 21st, 2020|Yaşam, Yazılar|

İyi olmak için çabalamamalı

Sessizliğin soluklanabildiği ender sokaklardan birinde yaşıyorum. Bu sakin sokaktaki metruk bir eve sığınmasına olumsuz gözle bakılmamış bir kişinin, yıllar içinde; yoldan geçenlere içecek satışının yapıldığı bir ticarethane kurması ve her gün saatlerce yüksek sesli müzik yayını yapması kimsenin hoşuna gitmedi. Kendini uyaran mahalleliye karşı takındığı kaba, küfürbaz, arsız tavır polise haber verilmesi ile son buldu. Bu adama, mahallelinin, “sürekli iyi” davrandığı yönünde yapılan bir yoruma, polis memuru şu efsane yanıtı [...]

2021-03-26T05:48:33+00:00Nisan 21st, 2020|Yaşam, Yazılar|

Yokluğun terbiye ettikleri

Bazen gözyaşlarım benden önce oturur yazımın başına. Yoklukla terbiye olundum ben. Takip eden haftalarda, aylarda ve yıllarda ve yıllarca idrak edeceğim her ne ise önce onun yokluğuyla kıvranırım. Çay bardağımı tabağına koymamın şiddetinden çıkan sesin kabalığı örneğin; sonra düşüncelerimin hoyratlığı; yalnız olduğumda alelacele yutulan lokmalar; gereksiz uzattığım cümleler, kendini övmeler ile ustalıkla bezenmiş konuşmalarımdaki monolog havası ve benzer binlerce eylem bir şeylerin eksik olduğunu hissettirir önce; öyle bir eksiklik ki, [...]

2021-03-26T05:49:39+00:00Nisan 20th, 2020|Yaşam, Yazılar|

Kendinize Geliniz! Ananız Avradınız Olmasın Lütfen

Analar, karılar, kızlar, baldızlar, kaynanalar, eltiler derken giderek kalabalıklaşan grupların hepsine olmasa da muhakkak birine ait olmaktan kendini kurtaramamış bir kadın olarak diyorum ki: Yeter, artık beni satmayın; soyutlama bölgesinde oluşturulan imgemle cinsel birleşme tehditlerinize bir son verin. Anasını satayım! Anam, avradım olsun! Her gün duymaya/söylemeye alışık olduğumuz bu sözlerle farkındalıksız bir ilişki içinde olduğumuzu düşünmeyi tercih ediyorum. Eğer öyle değilse durum vahim! Biyolojik olarak canlılığın, evrimsel olarak çeşitliliğin sürdürülebilir [...]

2021-03-26T05:50:55+00:00Nisan 20th, 2020|Yaşam, Yazılar|