Politika

Kim, CHP’ye, “halkın kafasını şişiren cılk parti“ dedi?

Niyazi Berkes’in, “200 Yıldır Neden Bocalıyoruz?” adlı kitabında, günümüzü, kendimizi anlamamıza yardımcı olacak düşünceler var. Bocalama nedenleri arasında, merkantilist ekonomik politikalara olan yabancılık, yeni bir çağın doğuşunu kucaklayan Avrupa’nın yanıbaşında bulunan Osmanlı Hükümdarlığı’nın hâlen Orta Çağ zihniyeti içinde olması, Cumhuriyet  devrimlerinin anlaşılmamış olması, sorunlu “aydın tutumu” sayılabilir. Yazara göre, Batı taklitçiliği önemli bir sorun olsa da, Türkiye’nin Batılılaşmada en çok başarı gösterdiği dönemler, Batı dostu olmadığı dönemlerdir. Bizde, Batıcılıkla anlaşılan [...]

2021-03-26T07:45:51+00:00Nisan 13th, 2020|Politika, Yazılar|

İsrail Değişmeyecek, Biz Değişeceğiz

İsrail kaynaklı her sorunda, Türk halkı olarak verdiğimiz tepki hemen hemen hiç değişmiyor: Çocuksu, duygusal köpürme. Benzer biçimde, hükümetin söylem-eylem karşıtlığını da sanırım artık kanıksadık: Çocuklar pışpışlanır, büyükler aynen devam eder. Sorunu iki yönüyle ele almak istiyorum. Öncelikle, İsrail kaynaklı sorun yaşandığında, Türk Yahudileri’ne yapılan tehditlere değinmek gerekli. Kimi densizin, Yahudi vatandaşlarımıza ülkeyi terk etmeleri yönünde yaptığı çağrılar, misafir gittiği evde arkadaşı ile kavga ettiğinde onu kendi evinden kovan çocuğun [...]

2021-05-12T09:49:35+00:00Nisan 12th, 2020|Politika, Yazılar|

Halkların kardeşliği mi gerçekten?

Bugün ekranıma düşen bir tweet ile irkildim. Şöyle sesleniyordu: “Kürt aydınlarına düşen PKK ve HDP’den hesap sormaktır; fakat sırf bunu yapmak için Türk devleti ile aynı safa düşenler düşkündür. Türkleşen, Türkiyelileşen, Türkiyecileşen bizden değildir. Nokta.” Mantıksızlığı ortada olan bu ifade, oksimoron ifade midir, paradoks mudur kararı size bırakıyorum. Aydın olan, aydınlanmış olan, nasıl “ötekileştirici” olacak? Bu çok ciddi bir sorun. Sola sarılarak, demem o ki, halkların kardeşliği söylemine sarılarak; soldan [...]

2021-03-26T07:48:15+00:00Nisan 11th, 2020|Politika, Yazılar|

Ey Diyanet, yoksa siz de mi anlayacaktınız?!

Diyanet İşleri Başkanlığının, bu yıl 30 Ağustos Zafer Bayramı’nın yıl dönümüne denk gelen Cuma hutbesi için gönderdiği kutlama metninde, Atatürk’ün adı geçmedi. Defalarca dinlediğim ve her seferinde dinlemekten büyük zevk aldığım bir olay vardır. Adlarını vermeyeceğim ünlü ustalar arasında geçen bu olay, dönemin TRT radyosunda çalışan bir saz heyeti ile ilgilidir. Gıyabında, sanatını eleştirip duran bir densizin yaptığı dedikodudan haberdar edilen büyük bir saz ustası, sakin bir tavırla şöyle der: [...]

2021-03-26T07:49:29+00:00Nisan 11th, 2020|Politika, Yazılar|

Erdoğan vs İmamoğlu mu?

Önemli bir ameliyat olacaksak en iyi doktora ameliyat olmayı istememiz, çok önemli bir davamız varsa, iyi bir avukat araştırmamız normal bir davranıştır. Onları seçmeye çalışırız. Başkalarının onlarla ilgili anlattığı yetenek, algı yüksekliği, el becerisi öykülerinden etkilenerek, eğer olanağımız varsa seçeriz. Bedelini ödemeye hazırızdır. Uygulamada farklar olabileceğinin, sözsüz kabulü arayışımızı normal kılar. Oysa, hâkim arayışı olmaz. Atanan bir hâkimin, duruşunun sağlamlığına bakılır. Dünyanın en zengin, en güçlü kişisi bile, bir hâkime [...]

2021-03-26T07:50:12+00:00Nisan 11th, 2020|Politika, Yazılar|

CHP kapatılmalıdır

Murat Belge’nin çevirisini yaptığı, W.T. Stace’in, “Hegel Üzerine” adlı kitabı, Hegel ile ilgili dilimize kazandırılan ilk kitaptır. Sayın Belge, oldukça başarılı bulduğum bu çeviride, önce, Türk Marksistlerin, şu düşünürleri kendi dillerinde okuyamamalarına rağmen Marksist olduklarına değinir: Hegel, Feuerbach, Adam Smith, D. Ricardo, L.H. Morgan. Sonra, herkesin her şeyi okumasının olanaksızlığını; Marksizmin ise Marksist metinleri okumakla anlaşılabileceğini savlar. Marksist felsefede bir sorun olarak duran Hegel düşüncesini bilmeksizin ilerlenebileceğini iddia etmek, şimdiden [...]

2021-07-04T04:05:58+00:00Nisan 11th, 2020|Politika, Yazılar|

Başkanım, n’olur bir Etik Virtüöz ol!

Yüzyılımızın en güçlü ve en etkili önderlerinden olan Merkel’i, 165 cm.’lik boyu ile erkek egemen dünyayı yönlendiren ve yöneten bu kadını, en iyi anlatan fotoğraf karesi üzerinde çok konuşuldu. Fizik bölümünden mezun olması, bizim için “züğürt tesellisi” olsa gerek. İki ülkenin eğitim sistemi arasında uçurum var zira. Alman eğitimine biçim veren düşünce mimarlarının, 200 yıl önceki önerilerini anlamış bile değiliz, ne yazık ki! Çocuklarım, çoklu zekâ eğitimi veren bir anaokuluna [...]

2021-03-26T07:52:39+00:00Nisan 11th, 2020|Politika, Yazılar|

Bozuk halkın bozuk devleti: Bir ezme aracı olarak Adâlet

Düşüncenin, tarih içindeki yolculuğunda önemli duraklardan biri, ünlü Türk düşünür Fârâbî’dir. Fârâbî’ye göre, ideal bir toplum, sağlıklı bir bedene benzer. Birbirinden farklı görevler üstlenmiş ve farklı önemde olan organların, dirimliliklerini sürdürebilmeleri, birbirlerine destek olmalarını, yardımlaşmalarını zorunlu kılar. İdeal bir şehirde de (madınâ fâdıla) bireylerarası yardımlaşma yaşamsal bir önem taşır. Bir filozof kral olan reis, bu mükemmel kentin, en mükemmel parçasıdır. Böylesi ideal bir devletin çökmesindeki neden, daha doğrusu toplumların bir [...]

2021-03-26T07:53:30+00:00Nisan 11th, 2020|Politika, Yazılar|

Devletin sonu: Deneyimin piçlerini kendi çocuğu sanan akıl

Marcus Aurelius’un “Düşünceler” adlı kitabı, evren, akıl, erdem, yasa, iyi, erdemli yaşam gibi ilkelere günümüzde de kılavuz edebilecek zengin düşünceler, önermeler içerir. Bugün, bu kitabı okurken, aniden parti iç tüzüklerine bakma gereksinimi duydum. “Erdem” sözcüğü, Adâlet ve Kalkınma Partisi’nin tüzüğünde beş kez geçiyor. Erdem yerine yeğlenilmiş olabileceğini düşündüğüm “fazilet” sözcüğü ise hiç geçmiyor. Cumhuriyet Halk Partisi’nin tüzüğünde ise erdem iki tümcede üç kez kullanılmış ve partili olmanın önkoşulu olarak belirlenmiş: [...]

2021-03-26T07:54:46+00:00Nisan 8th, 2020|Politika, Yazılar|

Kim Bir Tiranı Eleştirebilir?

Kandırmanın yerine dürüstlüğü, sahtelik ya da sessizliğin yerine hakikati, hayat ve güvenlik yerine ölümü tercih ederek bir konuşma yapmaya, Antik Yunan’da Parrhesia denirdi. Parrhesia özgür konuşmak, açık sözlü olmak demekti. Siyaset sahnesinde örneğin demokrasilerde, parrhesia bir haktı; bu hakla donatılan yurttaş, mecliste ya da agorada yapacağı konuşma için, bir anlamda, dokunulmazlık kazanmış olurdu. Atina demokrasisinin temel özelliklerinden olan bu dürüst konuşma uygulaması, demokrasinin yürütülebilir olması açısından önemsenir; açık sözlü olmayanın, [...]

2021-03-26T07:56:19+00:00Nisan 7th, 2020|Politika, Yazılar|